Lideri Anlamak Yada Anlayamamak!
A+A-
Toplumların kimliklerinin oluşumunda ve kaderlerini belirleyecek karar verme süreçlerinde, siyasal liderlik hayati öneme sahiptir.
Politik psikoloji açısından ortaya konmuş teori ve gözlemlerin coğunluğu, bize kriz zamanlarında kitlelerin liderlere bağımlığının artacağını söylüyor. Bu dönemlerde siyasal liderliğin önemi ve etkinliği, yalnızca ülke için değil aynı zamanda milletlerarası ilişkiler bakımındanda fevkalade önemli bir hale geliyor.
Böyle dönemlerde yani kriz zamanlarında, liderler kendi düşüncelerini hayata geçirebilmeleri için desteklenmeli ve cesaretlendirilmelidir.
Bir davaya baş koymuş olan lider, dünyada olup bitenleri, kendi inanaç ve düşüncelerine göre izler. Böyle bir lider, olan biteni seçkin gördüğü bakış açısı ile değerlendirir. Bu tavırlarınıda kolay kolay değiştirmez.
Bu davranışlarını, kendileri ile siyaset yapacak yol arkadaşlarını seçerkende sürdürürler. Buradaki öncelikli husus, sadakattir...
Liderin toplumu yatıştırıcı ve uzlaştırıcı özelliklere sahip olması gerekir. Ayrıca demokratik değerleri benimsemiş olan lider, uzlaşmaya, koalisyona, pazarlığa ve paylaşmaya açıktır.
Lider aynı zamanda, iç ve dışta meydana gelen olaylara, güncel değil kolay kolay değişmeyen geniş bir perspektifle ve genel politikadaki önceliklerine göre bakar. Bu açılardan kısıtlanmayı kabul etmez ve aksine bunu, üstesinden gelinmesi gereken bir engel olarak görür.
Türklerde liderlik denilince, aklımıza gelen ilk hususlardan biri, bu liderliğin “uhrevi” olduğu yönündeki düşünce yapımızdır. Yani Atatürk başta olmak üzere liderliğin nasip işi olduğu, Türk toplumunda çoğunlukla kabul görür bir inanıştır. Buna bağlı olarakta, lider merkezli bir itaat kültürümüz mevcuttur. Yani liderliğe atfedilen uhrevilik ve itaat, Türk toplumunu hedefe taşıyan bir anlayıştır.
Türk Milliyetçiliğinin filizlenmeye başladığı Osmanlı’nın son zamanlarında bile, bir çok yazar ve düşünür, itaat kültürümüzün bir örneği olarak devlete ve padişaha karşı gelmemeyi eserlerinde işlemişlerdir. Hatta Ülkücü Türk Milliyetçisi olarak nitelediğimiz hikayeci Ömer Seyfettin;“Ferman” adlı hikayesinin kahramanı Tosun Bey’e annesi, yaşamı boyunca iki şeye yani padişaha ve devlete karşı gelmemesini öğütler.
Türkler, liderlerinden aynı zamanda babalık beklerler. Belki de zaman zaman devlet kavramı ile liderlik iç içe geçmekte ve her ikisi de milletin babası olarak kabul görmektedir. Hatta Prof. Dr. Osman Turan“Hakanların babalık vazifeleri” olduğu sonucuna varmıştır.
Lider, yeniliklere ve paylaşmaya açıktır. Önemli olan liderin, bu özelliklerini görebilmemizdir. Bunlara ilaveten daha çok şey söylenebilir.
Bütün bunları yazmamızın nedeni şudur: Türkler ve Türkiye, geriye dönüp baktığımızda bir çok kez olduğu gibi yine Sır’at Köprüsü’nden geçmektedir. Bu köprüden geçişin zor olduğunu bilmeyenimizde yoktur.
Bu sebeble Türk Milleti, kendisini bu köprüden geçirecek liderini, iyi ve çabuk seçmelidir.Ülkemiz için Akp iktidarı sürdüğü müddetçe iç çatışma ve bölünme beklentileri çok büyüktür. Onun için Haziran 2015 seçimi, Türk Milletince başarı ile atlatılmalıdır.
Seçtiğimiz lidere bu süreçte inanılmalı ve onun ortaya koyduğu politikalar ve stratejiler iyi izlenerek, takip edilmelidir. Lider hiç bir zaman boş yere ve nedensiz eleştirilmemeli ve yıpratılmamalıdır. Şahsi nedenler ve menfaat beklentileri yüzünden yapılan haksız nitelendirmeler, Türk Milletinin istikbaline olumsuz olarak etki edecek yani çocuk ve torunlarımızın yaşamını zindana çevirecektir.
Eğer lideri anlayamıyor ve yaptıklarını değerlendiremiyorsanız, en azından susarak yani sükutla destek veriniz.
Türk Milleti bu meyanda süratle iç çekişmelere, boş tartışmalara, gıybete, dedikoduya son vermeli ve lider etrafında birlik ve beraberlik görüntüsü çizmelidir.
Unutmayın ki; siyaset dünyanın en zor zanaatıdır. Siyaset santrancı ise herkesin bilip anlayabileceği ve oynayabileceği basit bir oyun değildir. Eğer bunu kabul ediyorsak, bizim için mücadele eden bu takımın kaptanı ve oyuncularını, boşu boşuna yerden yere vurmayalım.
Benim liderim Devlet Bahçeli ve partimde MHP... Niye yazının sonunda bunları belirtiyorsun derseniz, lafı da topu da ortada gezdirmeye hiç gerek yok. Sıkıntı büyük, bende sizlere bu vesile ile bir çözüm yolu göstermek istiyorum. Bunu da açıkça söylüyorum. İvedi olarak lideri; ya anlayalım ya anlayalım!
Politik psikoloji açısından ortaya konmuş teori ve gözlemlerin coğunluğu, bize kriz zamanlarında kitlelerin liderlere bağımlığının artacağını söylüyor. Bu dönemlerde siyasal liderliğin önemi ve etkinliği, yalnızca ülke için değil aynı zamanda milletlerarası ilişkiler bakımındanda fevkalade önemli bir hale geliyor.
Böyle dönemlerde yani kriz zamanlarında, liderler kendi düşüncelerini hayata geçirebilmeleri için desteklenmeli ve cesaretlendirilmelidir.
Bir davaya baş koymuş olan lider, dünyada olup bitenleri, kendi inanaç ve düşüncelerine göre izler. Böyle bir lider, olan biteni seçkin gördüğü bakış açısı ile değerlendirir. Bu tavırlarınıda kolay kolay değiştirmez.
Bu davranışlarını, kendileri ile siyaset yapacak yol arkadaşlarını seçerkende sürdürürler. Buradaki öncelikli husus, sadakattir...
Liderin toplumu yatıştırıcı ve uzlaştırıcı özelliklere sahip olması gerekir. Ayrıca demokratik değerleri benimsemiş olan lider, uzlaşmaya, koalisyona, pazarlığa ve paylaşmaya açıktır.
Lider aynı zamanda, iç ve dışta meydana gelen olaylara, güncel değil kolay kolay değişmeyen geniş bir perspektifle ve genel politikadaki önceliklerine göre bakar. Bu açılardan kısıtlanmayı kabul etmez ve aksine bunu, üstesinden gelinmesi gereken bir engel olarak görür.
Türklerde liderlik denilince, aklımıza gelen ilk hususlardan biri, bu liderliğin “uhrevi” olduğu yönündeki düşünce yapımızdır. Yani Atatürk başta olmak üzere liderliğin nasip işi olduğu, Türk toplumunda çoğunlukla kabul görür bir inanıştır. Buna bağlı olarakta, lider merkezli bir itaat kültürümüz mevcuttur. Yani liderliğe atfedilen uhrevilik ve itaat, Türk toplumunu hedefe taşıyan bir anlayıştır.
Türk Milliyetçiliğinin filizlenmeye başladığı Osmanlı’nın son zamanlarında bile, bir çok yazar ve düşünür, itaat kültürümüzün bir örneği olarak devlete ve padişaha karşı gelmemeyi eserlerinde işlemişlerdir. Hatta Ülkücü Türk Milliyetçisi olarak nitelediğimiz hikayeci Ömer Seyfettin;“Ferman” adlı hikayesinin kahramanı Tosun Bey’e annesi, yaşamı boyunca iki şeye yani padişaha ve devlete karşı gelmemesini öğütler.
Türkler, liderlerinden aynı zamanda babalık beklerler. Belki de zaman zaman devlet kavramı ile liderlik iç içe geçmekte ve her ikisi de milletin babası olarak kabul görmektedir. Hatta Prof. Dr. Osman Turan“Hakanların babalık vazifeleri” olduğu sonucuna varmıştır.
Lider, yeniliklere ve paylaşmaya açıktır. Önemli olan liderin, bu özelliklerini görebilmemizdir. Bunlara ilaveten daha çok şey söylenebilir.
Bütün bunları yazmamızın nedeni şudur: Türkler ve Türkiye, geriye dönüp baktığımızda bir çok kez olduğu gibi yine Sır’at Köprüsü’nden geçmektedir. Bu köprüden geçişin zor olduğunu bilmeyenimizde yoktur.
Bu sebeble Türk Milleti, kendisini bu köprüden geçirecek liderini, iyi ve çabuk seçmelidir.Ülkemiz için Akp iktidarı sürdüğü müddetçe iç çatışma ve bölünme beklentileri çok büyüktür. Onun için Haziran 2015 seçimi, Türk Milletince başarı ile atlatılmalıdır.
Seçtiğimiz lidere bu süreçte inanılmalı ve onun ortaya koyduğu politikalar ve stratejiler iyi izlenerek, takip edilmelidir. Lider hiç bir zaman boş yere ve nedensiz eleştirilmemeli ve yıpratılmamalıdır. Şahsi nedenler ve menfaat beklentileri yüzünden yapılan haksız nitelendirmeler, Türk Milletinin istikbaline olumsuz olarak etki edecek yani çocuk ve torunlarımızın yaşamını zindana çevirecektir.
Eğer lideri anlayamıyor ve yaptıklarını değerlendiremiyorsanız, en azından susarak yani sükutla destek veriniz.
Türk Milleti bu meyanda süratle iç çekişmelere, boş tartışmalara, gıybete, dedikoduya son vermeli ve lider etrafında birlik ve beraberlik görüntüsü çizmelidir.
Unutmayın ki; siyaset dünyanın en zor zanaatıdır. Siyaset santrancı ise herkesin bilip anlayabileceği ve oynayabileceği basit bir oyun değildir. Eğer bunu kabul ediyorsak, bizim için mücadele eden bu takımın kaptanı ve oyuncularını, boşu boşuna yerden yere vurmayalım.
Benim liderim Devlet Bahçeli ve partimde MHP... Niye yazının sonunda bunları belirtiyorsun derseniz, lafı da topu da ortada gezdirmeye hiç gerek yok. Sıkıntı büyük, bende sizlere bu vesile ile bir çözüm yolu göstermek istiyorum. Bunu da açıkça söylüyorum. İvedi olarak lideri; ya anlayalım ya anlayalım!
Bu yazı toplam 2007 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.