Köylü Milletin Efendisidir
Mustafa Kemal, Enver Paşa tarafından Sofya'ya askeri ataşe olarak gönderilir.
Bulgaristan henüz 5 yıllık bir ülkedir.
Mustafa Kemal İstanbul'dan ayrıldığı için üzgündür.
Bir pastane vardır Sofya'da. Diplomatik erkan, genel olarak o pastanede kahvaltı yapmaktadır. Mustafa Kemal de orada yapar kahvaltılarını.
Bir sabah bir köylü girer pastaneye.
Bohçası vardır yanında, bırakır bir masanın yanına ve oturur.
Bir garson gelir, köylü süt ve kek ister. Garson ise köylünün pastaneden ayrılmasını ister. İtiraz eder köylü. Birkaç garson daha gelip tekrarlarlar dışarı çıkmasını.
Köylü öfkelenir ve bağırmaya başlar. "Senin sattığın sütü ben üretiyorum, senin sattığın pasta, börek, çöreğin ununu ben üretiyorum. Peynirini, yoğurdunu ben üretip veriyorum. Pastana koyduğun meyveleri ben üretiyorum ve sen benim ürettiklerimi bana vermiyorsun öyle mi? Hayır çıkmıyorum ve kahvaltımı burada yapacağım" der…
Herkes suspus olur. Köylünün istedikleri masasına gelir, kahvaltısını yapar ve bir miktar parayı masaya fırlatarak çıkar ve gider.
Mustafa Kemal tüm olanları izler,
Ve,
Küçük kareli not defterine şu notu düşer: "Bir gün benim köylüm de bu köylü gibi olursa millet olduk demektir "der ve ekler. " Köylü Milletin efendisidir.
BOZKURT TÜRKLER
Türkler, neden başka bir hayvan değil de, “Gök yeleli Bozkurt’u” sembol seçmiştir?
Bu soruya cevap verebilmek için Bozkurtlara ait temel özelliklere bakmak gerekmektedir. Bozkurt’un özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
1- Bozkurtlar atasına bağlıdır; Bozkurt sürüsünden ayrılan bir erkek bozkurt, karşılaştığı bir kara kurt sürüsüne girer ve girdiği sürünün liderliğini alır.
2- Bozkurt özgürlüğüne düşkündür. Dünyada evcilleştirilememiş tek hayvan olma özelliğini taşıyan Orta Asya Bozkurtlarıdır. Hayvan yakalandığında tüm hayvanların aksine, gırtlak kısmında bulunan, “öd” denen keseyi parçalar ve intihar eder. Bozkurt esareti kabul etmeyen bir varlıktır. Bozkurt’un boynuna tasma takıp bir kafese koyamazsınız. Bozkurt ölümü kabul eder, kendisini parçalar ve intihar eder.
3- Bir bozkurt, sadece yiyeceği kadarını avlar ve yavrusu olan bir hayvana saldırmaz, avlamaz. Bozkurt leş eti yemez. Kendi avını kendisi avlar. Başka havanların avladığı leşi yemez.
4- Bozkurtlar eşlerini kıskanırlar. Bozkurt dişisi asla bir kara kurtla çiftleşmez. Bozkurt yaşamında tek eş seçer. Eşi ölmeden başka eş aramaz.
5- Bozkurt sürüsü sağdan ve soldan giden öncüler, akabinde de göbekten gelen ana kuvvetle saldırırlar düşmanına. Bozkurt cesaretli ve ölümüne mücadele eden bir yapıya sahiptir, esareti kabul etmez.
6- Bozkurtların bir lideri vardır ve sürü o liderin emrinden çıkmaz. Bozkurt liderine bağlıdır, dinlenme anında da lideri etrafında koruma tedbirleri alır. Bozkurtlar avlamaları, toplu yaşama kurallarına uyma vb. açılardan bir sistem içerisindedirler, yani asildirler.
7- Bozkurtlar teşkilat halinde bir yaşam sürerler. Bozkurt ekip çalışması yapar ve hürriyetine son derece düşkündür.
8- Karda yürüyen 40 kadar bir Bozkurt grubunu takip etseniz ancak beş, altı ayak izi görebilirsiniz, o kadar dikkatli ve organizedirler. Çünkü grup, önde giden lider Bozkurt’un ayak izlerine basarak ilerler. Bozkurtlar asla plansız hareket etmez, avlanmazlar.
9- Bozkurtlarda bir yavrunun hem annesi, hem de babası ölse dahi yavru hayatta kalır. Bozkurtlarda grup hiyerarşisi buna müsaade etmez. Diğer grup üyeleri yavruyu evlat edinir ve kendi yavruları gibi büyütürler.
10- Türklerin sembolü, “Gök yeleli Bozkurttur; yani “GÖKBÖRÜ”. Bu kurt türü sadece Orta Asya dolaylarında yaşamaktadır. Türk milleti Bozkurt’u bu taşıdığı özelliklerden dolayı kendisine sembol olarak seçmiştir.
BİRAZ DA MİZAH / UÇUYORUZ UÇURUMA !
Adamın biri, Pejo marka bir minibüs alır.
Sonraki gün yolcu taşımaya çıkar. Minibüs tıklım tıklımdır.
Ve tutar kasabanın yolunu, gittikçe hızlanır.
Yolculardan biri:
-"Kaptan yavaş… bir yere çarpacağız!" der.
Şoför:
-"Sen Pejo'yu biliyon mu?" der.
Yolcu:
-"Hayır!" der.
Şoför:
-"O zaman susacan" der ve devam eder.
Minibüs hızlanmaya devam eder…
Bir yolcu daha seslenir:
-"Oğlum ben hastayım, biraz yavaş!"
Şoför yine sorar:
-"Sen Pejo'yu biliyon mu?"
Amca ne bilsin,
-"Hayır!" der.
-"O zaman susacan der" şoför…
Bu kez bir kadın seslenir:
-"Hamileyim! Lütfen biraz yavaş, çocuğumu düşüreceğim !!"
Şoför yine sorar:
-"Sen Pejo'yu biliyon mu?"
Kadın:
-"Yok!" der.
Şoför yine aynı cevabı verir…
Arkadan kızgın bir ses tonuyla bir genç seslenir:
-"Yavaş git kardeşim, öldürecen bizi !"
Şoför yine sorar:-"Sen Pejo'yu biliyon mu?"
Genç:
-"Biliyorum lan, ne olacak?" der.
Şoför:
-"O zaman çabuk söyle, bunun freni nerde?"...
KENDİNİ SEVEN İNSAN SEVGİ MAYALAR!
Seni seviyorum"
Demişizdir de,
"Beni seviyorum"
Dediğimiz olmuş mudur?
Pek değil...
Beni sevmek
Akla gelmez
Görünen köy sevilir de,
Şelalenin ardında gizlenen o büyülü şehir bilinmez!
Kendini seven insan,
Sevgi mayalar yüreğinde,
Çoğaltır,
Paylaşır
Kendiyle yoğurduğu duygular renklenir,
Çeşitlenir
Notalarda şarkı,
Mısralarda şiir
Ve tualde resim olur...
Dans olur,
Kitap olur,
Buluş olur…
Bir çocuğun sevinci,
Hastanın ümidi,
Yaşlının dayanağı olur...
Ağaçta yeşil,
Sokakta kedi,
Denizde balık olur…
Dağ yüce olur, başı dumanlı,
Çağlar sular birleşir, dere olur.
İnsan severse kendini,
Her şeyi sever...
Beni seviyorum işte...
Benimle birlikte her şeyi...
Her şeyi, olduğu gibi...
Ne bir eksik
Ne bir fazla...
Beni seviyorum...
Peki ya sen...
Seni seviyor musun?
İBRETLİK SÖZLER VE TESPİTLER
GençIiğin de biIgi ağacını dikmeyen, yaşIıIığın da rahatIayacağı bir göIge buIamaz.
DEĞİL Mİ?
Ne büyük nimetmiş değil mi?
Çayı koydum gel diyebilmek bir dosta!
Derin sohbetler etmek çay kaşıklarının sesleri arasında.
Ne güzelmiş, Çiçek açan kayısı ağaçlarının
Mis kokulu leylakların altından yürümek!
İçine çekerek kokusunu doya doya
Papatyalar toplayıp taç yapmak saçlarına sevdiklerinin.
Ne büyük nimetmiş çocuklarınla bir parkın yolunu tutmak
Onların salıncakta ki gülümseyen yüzlerini seyretmek.
Okula bırakmak sabah vakitlerinde.
Okul çıkışı okulun kapısında bekleyip onlarla kucaklaşmak,
Ve dolaşmak bir hafta sonu
Bütün gün bir alışveriş merkezinde …
Ne güzelmiş, yağmurda yürümek bir şemsiyeyle,
Yahut bir bankta oturmak güneşli bir günde.
Sonra binip gitmek bir otobüse
Bir vapura ya da martılar eşliğinde özgürce denizi seyretmek.
Ne büyük nimetmiş her gün farkında olmadan yürüyüp gittiğin o cadde
Selam verip tanıdık esnaflarla geçtiğin sokaklar.
Gökyüzünde süzülen kuşlara çevirmek yüzünü
Ne güzelmiş…
Yine gelir değil mi bahar?
Yine uzamaz kış bu kadar,
Ama bu kez biliriz kıymetini dünyanın,
El birliğiyle kirletmeyiz tekrar değil mi?
BEKLENTİ
Bu hemen her türlü özgürlükleri kısıtlayan, alışkanlıklarımızı bitiren, yakınları uzaklaştıran bu COVİT illeti 2021 yılında son bulsun.
TEMENNİ
2021 Yılı yeniden eski günlerimize, özlemlerimize bizi kavuşturması temennisiyle YENİ YILIMIZ TERTEMİZ, SAĞLIKLI, MUTLU, HUZURLU olsun. Ülküsüz olmayın, Ülküsüz kalmayın.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.