Celalettin MARZ

Celalettin MARZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Kirlenmenin Farkında mıyız?

A+A-

Kirlilik erdemlerin kaybedilmesidir.

Erdemlerini kaybeden kişi kirlenmiştir. Kirli kişilerin çoğunlukta olduğu toplum da kirlenmiş demektir. Kirlenme, bir toplumda, tepeden başlayıp dalga dalga yayılmışsa tabana, toplum tehlikede demektir.

En iğrenç kirlilik, bir görevin ifası için verilen yetkinin çıkar amaçlı kullanılmasıdır. Bunun için yandaş yaratılmasıdır. Örgütlenme illaki, silahla dağlara çıkmak değildir. Uyuşturucu baronunun emrinde olmak değildir örgüt üyesi olmak... Var olduğu iddia edilen malum örgütler içinde yer alıp, gizli ve gayrimeşru yollarla hükümetleri devirmek gayretleri de değildir. Rant için ihaleler ayarlamak, çıkar sağlamak ve yeni yandaş kitleleri yaratmak, kanunların arkasından dolanarak kılıf uydurma amaçlı teşkilatlanmanın da adı örgütlü olmaktır. Hem de en gizlisinden! Hem de en pisinden!

Hırsızı korumaktır kirlilik. Hırsıza, arka çıkmaktır… Yolsuzluğun üstüne gitmemektir…

 

Yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik ülkenin sorunu değilmiş gibi davranmaktır. Toplumsal yaraları görmeyip, patlamaya hazır toplumsal çığlıkları duymayıp, inatlaşırcasına “yola devam” naraları atmaktır kirlilik. Toplumsal talepleri yok sayıp, her gün yeni gündemler yaratmaktır…

Kirlenen bir siyaset, ülkeyi açmazlara, açmazlar kavgaya, kavgalar yıkıma götürür!

Bu ülkeyi inat ve öfkelere, kurban etmek hiç kimsenin haddi ve hakkı olmamalıdır!

 

Aç çoksa bir ülkede, hırsızı çok demektir! Tutuklusu çoksa bir ülkenin orda hukuk yok demektir. Dokunulmazlık kirliliktir. Kirliliğe sarılan korumadır.

Bir siyasetçinin rakibine hakaret ederek, küçüldüğünün bile farkına varmamasıdır kirlilik. Siyaseti kirleten, siyasetçinin kendisidir. Ve bu kirliliği temizleyecek bir temizlik ürünü henüz imal edilememiştir. Tek çare, kirli siyasetçiden kurtulmaktır. Kirletmenin hesabı da gelecek nesillere bırakılmadan ödetilmelidir.

Siyaseti gizli emeller için araç olarak kullanmaktır kirlilik.

“Mahkemeleri kadıya mülk görmektir!” Bireysel ve siyasi geleceği bu düşünceye göre şekillendirme gayretleridir. Bu gizli emelin halka demokrasi olarak yutturulmasıdır.

Ulusal temel değerleri hiçe saymaktır kirlenmek!

Hukuku, siyasetin emrinde bir genel müdürlük pozisyonuna düşürme gayretleri sürdürülüyorsa, kirlilik için alarm zilleri susmuyor demektir. Kirlenmiş siyasetten medet ummak, çareyi Kaf dağının ardında aramaktır!

 

MİLENYUM SONRASI TÜRKLER

* Dünyada; Kendi Ülkesinde Melezlere ve azınlıklara esir olmuş tek Millet Türk milletidir!

* Dünya da; Kendi Ülkesinin Coğrafi yüz ölçümünün % 46’sını kullanamayan Tek Millet Türk milletidir!

* Dünyada; Kendi Ülkesine vize uygulayamayan, Gümrükleri ve sınırları yolgeçen hanı olan Tek Millet Türk Milletidir!

* Dünyada; Kendi Ülkesinin dışına çıkamayan, Bütün Dünya Ülkeleri tarafından vize uygulanan Tek Millet Türk Milletidir!

* Dünyada; Herhangi olağan üstü bir durumda İltica edeceği ülkesi olmayan tek Millet Türk milletidir!

* Dünyada; Kendi Ülkemizin gümrüklerinde yabancı mallara kota hakkımız yok,

* Üyesi olduğumuz BM' de Veto hakkımız yok,

* Tüm bu prosedüre itiraz hakkı olmayan Millet Türk milletidir!

* Dünyada Kendi ürettiği zirai ürünlere kota koyan tek Millet Türk milletidir!

* Dünyada azınlıklardan İstihbarat Müsteşarı yapan tek millet Türk milletidir!

* Dünyada kendinden olmayanları yıllarca iktidarda tutup ilahlaştıran ve biat eden Türk milletidir!

* Son 19 yılın Politik ve Diplomatik verileri budur. Siz hadi oradan deme hakkına sahip olsanız da, durumumuz tartışmasız böyledir. * Not: Bu örneklemeler son 19 yıla denk gelmesi tesadüf ya da tevafuk değil "BOP" ürünü siyasi bir oluşuma dayatılan projenin ta kendisidir

 

GÖNÜLLÜ KULLUĞA SADAKAT

Fransız düşünürü Montaigne'in,

" Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak, özgürlüğü hiç görmeyip tanımadığından dolayı, pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir...

Boyunduruk altında doğan insanlar, kulluk, kölelik içinde büyütülüp eğitilirler... Dolayısıyla bu insanlar, siyasal iktidarı yıkmaya yönelik herhangi bir eyleme kalkışamazlar...

Böyle bir eylemin gerektirdiği özgür düşünceden, özgür iradeden yoksundurlar... Kurulu düzeni sevip benimsemekte ve sürdürdükleri yaşamın dışında başka yaşam biçimleri olduğunun ya da olabileceğinin bile farkına varamazlar...

Boyunduruk altında doğup özgürlüğün gölgesini bile göremeyip köle olmak kadar kötü bir şey olamayacağı açıktır...

Çünkü insanların, içinde bulundukları durumu doğal karşılayıp benimsememeleri için onlara belli değer ve davranış kalıpları, belli bir dünya görüşü aşılamak gerekir."

 

Afrikalı kölelere yedi kuşak sonra özgürlükleri verildiğinde, büyük bir çoğunluğu efendilerine geri dönmüştür, çok üzücü...

Demek ki özgürlüğünüz ellerinizden alınırsa geri getirmek çok zordur...

Özgürlüğünüzün elinizden alınmasına müsaade etmeyin, sahip çıkın. Kölelik ve biat etmek, önünüze konulana itaat genlerinize işleyince özgürlüğünüz ve haklarınız unutulur, unutturulur.

 

Neyzen Tevfik bir anı

Soğuk bir kış günü aç sefil ortada kalır.

Sığınır bir caminin şadırvanına ve bekler ki birisi onu görsün ve yardım etsin.

Fakat hava soğuk gelen giden yok. Çaresiz kalkar yerinden ve perişan halde

kalacağı yere doğru yürümeye başlar.

 

O dönemin en varlıklı ailelerinden birinin gencecik oğlu askerden yeni gelmiştir ve

O'nu görür ve halini anlar.

 

Genç adam o günün en büyük parasını cebinden çıkartır, takdim edecektir ama bir sorun vardır. Karşısındaki koskoca Neyzen Tevfik’tir.

 

Allah'ın deli ve veli bir kulu..!

 

Koca Neyzen'in sağı solu belli olmaz ki, bir bakarsın devlet başkanlarına kafa tutar

bir bakarsın zamanın en zengin adamlarını yerin dibine sokar.

 

Delikanlı parayı buruşturup Neyzen'in ayaklarının dibine doğru hafifçe atar.

Sonra omzuna dokunup;

 

- “Efendim paranızı düşürmüşsünüz." der.

 

Neyzen gözleri zaten hasta, zar zor açıyor göz kapaklarını ve çocuğa bakıyor

Anlıyor tabii ki inceliği, zarafeti.

 

-Ah be çocuk, Ah be evladım, O düşen sizin pırlanta kalbinizdir der ve teşekkür eder...

 

Demek ki neymiş, yalnız iyilik yapmak yetmezmiş, İyiliği zarafetle yapmak gerekmiş!

 

Devletiyle, Milletiyle hep beraber sağlıklı, huzurlu günlerde esen kalın, Ülkü İle kalın…

Bu yazı toplam 2441 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.