HANIMLARIMIZ
Geçenlerde okuduğum bir yazıda “begüm” kelimesinin Hint prenseslerine verilen unvan olduğunu okudum ve kelimenin Hintçe bir kelimeymiş gibi izah edilmesine üzüldüm. Bu, Hindistan’daki Babür devletinin yok sayılması anlamına geldiği için bir daha üzüldüm.
“Begüm” kelimesi özbeöz Türkçe bir kelimedir. “Beg” isim köküne -üm 1. tekil kişi iyelik eki getirilerek oluşturulan hakan soyundan gelen kızlara verilen isimdir. Yani prenses anlamında kullanılır. Günümüzde de kız çocuklarımıza isim olarak verilen güzel bir isimdir.
Begüm Dehhâni’ye ölmezden öndin
Tapuna irmegün imkânı yok mu (Hoca Dehhani)
“Begüm” sadece Babürlerde kullanılan bir unvan değildir. Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerinde de aynı kelime (Hatun Can Begüm vb.) prenses anlamında kullanılmıştır.
Azerbaycan sahasında “begüm” kelimesi “beğim” şeklinde söylenir ve peygamber soyundan gelen kızların isimlerinin sonuna unvan olarak eklenir. (Fatma Beğim vb.)
“Begüm” kelimesiyle aynı yapıda olan “Hanım” kelimesi de sık kullanılan bir unvanımızdır ve bu kelime de özbeöz Türkçe bir kelimedir. “Kan” kelimesi Göktürk yazıtlarında “han, kağan” kelimeleriyle eş anlamlı olarak kullanılır. Türkiye Türkçesinde “k” sesi sızıcılaşarak “h” sesine dönüşmüştür. Yapı olarak “begüm” kelimesiyle aynıdır. Kadınlarda kullanılan bu unvanların naifliği ve zarafeti de ayrıca dikkat çekicidir.
Her iki kelimenin de yapısını tam olarak kavrayabilmek adına hanımlar için kullanılan “Sultanım” kelimesi bizim için yeterli olacaktır.
Perişan halin oldum sormadın hal-i perişanım
Gamından derde düştüm kılmadın tedbir-i dermanım
Ne dersin rüzgarım böyle mi geçsin güzel hanım
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım (Fuzuli)
Bilindiği gibi Ural- Altay dil ailesinde gramatikal cinsiyet yoktur. Dolayısıyla Türkçede de kelimelerin cinsiyeti yoktur. Burada gramatikal cinsiyeti de izah etmek gerekir. Dilbilgisinde, ‘genus’ olarak adlandırılan (İngilizce tabiriyle ‘Grammatical Gender’) dil bilgisel cinsiyet belirleyici bir özelliğe sahip olup isimlerin başına gelir. İsim öbeğinin tanımlanmasına katkıda bulur. Başka bir deyişle, isimlerin ‘cinsiyetleri’ vardır. Almanca, Fransızca, Arapça başta olmak üzere bazı dillerde nesnelere erkeklik ve dişilik yüklenmektedir. Almancada "Der Tisch" masa demek olup erkek olarak düşünülmektedir; ama "Die Landkarte" harita demek olup dişi olduğu sanılmaktadır. Arapçada “Şükrü” müzekker (erkek), “Şükriye” müennes (dişi) için kullanılır. Bu kullanımların eklerde de kendini gösterir. Arapçada yer isimleri de dişi olarak ifade edilir (Suriye gibi).
“Bayan” ve “oğlan” kelimeleri de orijinalinde cinsiyet bildirmez. “Bayan” kelimesi “begüm” kelimesinde olduğu gibi “beg” isim köküne Göktürkçede kullanılan -an çoğul ekinin eklenmesiyle oluşturulan “beğler” anlamında bir kelimedir. “Oğlan” kelimemiz de evlat anlamındaki “oğul” sözüne eklenen -an çoğul ekiyle evlatlar anlamında kullanılmıştır. Ancak günümüzde erkek ve dişiyi ifade etmek için kullanılır.
Cenaze namazlarında söylenen “Hatun kişi niyetine” ve “Er kişi niyetine” ifadeleri de ayrıca dikkat çekicidir.
Türkçede her zaman hanımlarla ilgili kelimelerde bir zarafet ve saygı vardır. Bu Türk kültürüyle, Türk düşüncesiyle doğrudan ilişkilidir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.