Çetin Yalçın

Çetin Yalçın

Öğretmen
Yazarın Tüm Yazıları >

Günlerimiz

A+A-

 

            Hiç düşündünüz mü? Dünyanın ilk günü hangi gündür? Pazartesi mi, salı mı, çarşamba mı?.. Bugünün salı, cuma, pazar vb. olduğunu nereden biliyoruz? Bunu bilmemizin pek mümkün olmadığı aşikârdır. Zamanı belli bölümlere ayırmak toplumsal kabullerle ilgilidir. Yani bugüne pazartesi dememiz, bugünün pazartesi olmasından değil, bizim bugünü pazartesi olarak kabul etmemizden kaynaklanır. Zaman konusu hep tartışılan ve hakkında teoriler üretilen bir kavramdır. Zamanı sâlise (üçüncü), saniye (ikinci), dakika, saat, gün, hafta, ay, mevsim, yıl, yüzyıl, çağ gibi bölümlere ayırırız ki geçmişi daha rahat inceleyelim ve göreceli bir varlığı, nesnel (objektif) bir mefhuma dönüştürebilelim.  Herkes kendine göre bir zamanı yaşarsa karışıklıkların olması kaçınılmazdır.

            Zamanın bölümlerine verilen isimler de ayrıca ilgi çekicidir. Türkçede kullanılan gün, ay ve mevsim isimlerinin kökeni hangi dile dayanmaktadır? Gün isimlerine baktığımızda Arapça ve Farsçanın etkisi hemen göze çarpar. Farsçadaki gün isimleri şöyledir:

Şenbe              (Gün- Cumartesi)

Yekşenbe         (1. Gün – Pazar)

Düşenbe          (2. Gün- Pazartesi)

Seşenbe           (3. Gün- Salı)

Çeharşenbe     (4. Gün- Çarşamba)

Pençşenbe       (5. Gün – Perşembe)

Cuma              (Cuma)
 

Şenbe” kelimesini Türkçeye gün olarak çevirebiliriz ama Farsçada cumartesi anlamında kullanılır. Diğer günler birinci gün, ikinci gün şeklinde devam eder. “Cuma” (toplanma) kelimesi ise Arapçadan İslamiyet’le birlikte Farsçaya geçmiştir. Türkçede kullanılan “çarşamba” (4. gün) ve “Perşembe” (5. gün) kelimeleri Farsçadan dilimize geçmiştir. Ayrıca “pazar” günü de Farsça alışveriş edilen yer anlamındaki “bâzâr” kelimesinden gelir.   Arapçadaki gün isimleri ise şöyledir:

Es-Sebt           Cumartesi

El-Ehed          Pazar – 1. gün

El-İsneyn        Pazartesi – 2. gün

Es-Sülesa        Salı – 3. gün

El-Erbea          Çarşamba – 4. gün

El-Hamis         Perşembe – 5. gün

El-Cumu’ah    Cuma

 

Arapçada cumartesi günü için kullanılan sebt kelimesine sözlüklerde “sakin olma, dinlenme, ara verme” gibi anlamlar verilmiştir. Arapçada da Farsçada da gün isimleri belirlenen bir günden sonra 1. gün, 2. gün gibi sıra sayı sıfatları işletilerek kurulur. Türkçeye “salı (sülesa) ve cuma” günlerinin isimleri Arapçadan geçmiştir. Salı günü için Iğdır’da “tek” kelimesi kullanılır.  Bunun sebebi günler cuma – cumartesi, pazar – pazartesi, çarşamba – perşembe şeklinde gruplandırıldığında salı gününün tek kalmasıdır. Cumartesi ve pazartesi günleri cuma ve pazara “erte” kelimesi eklenerek kullanılır.

            Hafta kelimesi ise Farsça kökenlidir. “Heft” Farsçada “yedi” anlamına gelir. Bir hafta da yedi günden oluştuğu için Türkçede yedi günlük zaman dilimine hafta deriz.

            Ay isimlerimiz ise daha çeşitlidir. “Ay” kelimesi ayın döngülerinden yola çıkılarak kullanılan Türkçe bir kelimedir. Arapçası şehrdir (Hoş geldin ya şehr-i ramazan). Şubat ve eylül Akad dilinde “Şubatu” (vurma, çarpma, yıkma) ve Elulu” (hasat zamanı, hasat festivali); “nisan ve temmuz” Sümer dilinde “Nisanu” (taze mahsul) ve Dumuzi/Tammuz”dur. [Tammuz veya Dumuzi daha sonra İştar ve Adonis olarak da adlandırılacak İnanna’nın kocası olan bir Antik Mezopotamya tanrısıdır. Dam kökünden türemiştir. Sümerlerde Dumuzı veya Damuzı olarak yer alır ve anlamı güvenilir veya oğul demektir. Türkçe de “dam/tam” yani ahır ile bağlantılı bir anlam kazanmıştır. Damızlık sözcüğü, Damız (ahır) sözcüğüyle olduğu kadar bu isimle de bağlantılıdır] “Haziran” Akat veya Arami kökenlidir. [Bu kelime ilk olarak “Câmi-ül Fürs (1501)” adlı eserde geçer. Akatça χazānu (kent yöneticisi) χazzān (tapınak bakıcısı anlamındadır. Kelime Arapçaya geçmiş ve Arapçada “bakma, göz kulak olmak, hazine” gibi anlamlara gelir.]. Mart (Roma savaş tanrısının adı, Mars), “mayıs” (Gül, bu ayda açtığı için bu ay için Türkçe “Gülay” kelimesi de kullanılır) ve ağustos [Roma imparatoru Octavianus'un (MÖ 30-MS 18) lakabı] aylarının isimleri de Latincedir.

Ekim, kasım, aralık ve ocak ayları ise Rumi takvimde farklı isimlerle adlandırılırdı. 10 Ocak 1945 tarihli yasayla Teşrinievvel ayı Ekim, Teşrinisani ayı Kasım, Kânunuevvel ayı Aralık ve Kânunusani ayı da Ocak olarak değiştirilmiştir. Ekim ayı buğday ekim zamanı olduğu için bu aya verilen Türkçe bir isimdir. Kasım kelimesi Arapça “bölen, taksim eden” anlamına gelir. Kışın başlangıcı olduğu için bu isim verilmiştir. “Aralık” adı ise kışın ortası, en uzun gecenin olması hasebiyle verilmiştir. “Ocak” adı da yine kışı çağrıştıran bir isimdir. 

Mevsim isimlerine gelecek olursak “bahar” Farsça bir kelimedir. “İlk” kelimesini ekleyerek ilkbahar, “son” sözcüğü getirilerek sonbahar olarak kullanırız. Sonbahar için “hazan, güz” kelimelerini de kullanırız. “Hazan” Farsça, “güz” ise Türkçedir. “Kış ve yaz” kelimeleri de Türkçedir. Kış mevsimi için Arapça “şita ve zemheri” kelimeleri de kullanılır.

Türkçeye başka dillerden kelime geçtiği gibi başka dillere de Türkçeden binlerce kelime ve ek geçmiştir. Dünyada hiçbir medeniyet dili saf değildir.  Önemli olan dilimize giren kelimeleri kendi dilimizin fonetiğine uygun olarak telaffuz etmek ve cümle yapımızı korumaktır.

Gün ve ay isimlerinin kökeni ne olursa olsun; günleriniz aydın, ömrünüz bereketli olsun.

Bu yazı toplam 2278 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum