Bırakıp Gittin!
1974’ün siyasi atmosferinin içinde bir ülkücüyle evlenmek yürek isterdi… Dul kalmak, hapis yolu gözlemek, sürgünlere ortak olmak vardı, göze aldın… Her sürgün edilişimde sende benimle birlikte sürüldün. “Senin yüzünden sürülüyoruz, ne bu çektiğimiz.”, serzenişinde bile bulunmadın…
Çocuklarımın adlarını: Selcen, Türkcan, Makbule Pekcan ve Ertürk koyduğumda hiç itiraz etmedin alternatif isim bile sunmadın… Onları, Türk Kültür ve Geleneklerine göre; yalanı bilmeyen, vatan sevgisiyle dolu birer birey olarak yetiştirdin. Onlara tek bir lokma ‘haram’ yedirmedin…
Ülküm için yürüyüşümde ülküdaşım, evimde evdeşim, çocuklarımın anası, eşimdin… Rahmetli anamın, babamın, akrabalarımın kıymetli gelinleriydin.
Nasıl da bulurdun yardıma muhtaçları. Yardımı hediyeleştirir öyle yapardın. Yardım ettiklerin ne ezilir ne üzülürlerdi bir dosttan tam da zamanında sunulmuş bir hediye aldıklarını zannederlerdi… İnceydin…
Sen, beni geçmişimden utandıracak hiçbir şey yapmadın. Hep onurlandırdın…
Son üç gün hariç namazından eksiğinin olmadığına Allah indinde de şahidim…
Ayrıldığımız o son gecede; “Benden razı mısın?” soruma: “Allah senden razı olsun.”, cevabının ses tonunda bir ömrü rıza ile paylaşmanın, erliğimden memnuniyetin, eşim olmaktan mutmain olduğun vardı… Allah senden de razı olsun…
Buradan gittiğin sah dünyaya bir ömür hazırlandığını biliyorum. Hazırlıklı gittin… Gördüm. Yaşadım. Birçok sevabına beni de ortak ettiğin için hep duacın olacağım.
Çocuklarımız, damatların Muzaffer, Fatih, kızım dediğin gelinimiz Seçil, torunlarımız; Berk, Ozan, Ece, Efe, Uygar ve ben gidişine çok üzüldük. Gidişinden sonra her şey senin istediğin gibi oldu… Münevver, sensizliğe alışmak çok zor olacak…
Allah: “Kullu nefsin zâikatul mevt”, diyor. Elbet mülaki olacağız… O zaman devam ederiz…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.