DBB Başkanları Derneği

DBB Başkanları Derneği

Yazarın Tüm Yazıları >

Belediyeciliğimizin Dünü, Bugünü...

A+A-

mesut-oner.jpg

Mesut ÖNER

1989-1994 Dönemi

Honaz Belediye Başkanı

 

1.BÖLÜM

Osmanlı döneminde Tanzimat'a kadar (1839) "BELEDİ" olarak adlandırılan hizmetlerin bazıları devlet teşkilatı tarafından, bazıları da yerelde halkın içindeki örgütlenmeler tarafından yapılagelmiş. Halkın içindeki bu örgütlenmeler günümüzde de varlıklarını hissettiren vakıflar ve esnaf örgütleri olan "loncalar" etkin olarak "beledi" hizmetlerinde bulunmuşlardır.

Batılı anlamda bir belediye teşkilatının örgütlenmesi, çeşitli iç ve dış koşulların etkisiyle, Tanzimat döneminde oluşmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu devlet teşkilatlanması içerisinde, İstanbul dışındaki şehirler taşra teşkilatlanması olarak değerlendirilir. Fethedilip yönetime kazandırılan şehirlere iki yönetici atayarak şehri yönetmeye çalışıyorlar. Bunlardan birincisi "KADI", ikincisi "SUBAŞI"dır. Kadıların şer-i ve hukuki hükümleri uygulama görevleri var. Kadılar, bu görevleri yaparken kendisine yardımcı olan Subaşı, Naib, Muhtesip, Mimarbaşı, İmam, gibi görevliler bulunmaktadır. Bunlardan başka, şehrin temizliğinden sorumlu Çöplük Subaşısı, hırsızlığı önlemekle ve hırsızları yakalamakla görevli "Böcekbaşı" gibi görevliler, Kadı'nın emrinde çalışan diğer görevlilerdir.

Muhtesip'ler aynı zamanda belediye memuru olup bugünkü adıyla zabıtaya tekabül eden görevleri yaparlar. Yalnız Muhtesip’ler zabıtadan farklı olarak; devletin mali politikalarını uygulayan ve vergi toplayıp devletin hazinesine aktaran, Kadı'dan bağımsız hüküm verme ve anında uygulama yetkisine sahip görevlilerdir. Aynı zamanda Kadıyla birlikte satılan malların fiyatlarını kontrol etmek, haksız rekabeti önlemek, ölçü ve tartı aletlerini kontrol etmek de Muhtesiplerin görevlerindendi. Aynı zamanda, uzak eyaletlerdeki halk ile merkezi yönetim arasındaki ilişkiyi de tesis ederdi.

Mimarbaşı'ların görevi, imar düzenleme faaliyetlerini yürütmekti.

Naib'ler uzak semtlerde Kadı'nın vekili olarak görev yaparlardı.

Kadılar bu dönemde "narh ve sicil defteri" tutuyorlardı. Yeri gelmişken ifade edelim Prof. Dr. İlber Ortaylı, arşivlerde bulunan bu defterlerin önemli bir kaynak olduğunu ve iyi incelenmesini öneriyor.

Mahallelerden imamlar, Kadı' ya karşı sorumlulardı.

Çöplük subaşısı, şehrin temizliğinden sorumlu kişilerdi. Subaşının askeri anlamda görevi vardı. Bu dönemde şehirde yaşayanlar, evlerinin önlerini temiz tutmakla sorumluydular. Halkımızın kullandığı "kapının önünü süpürmek" deyiminin, buradan geldiğini
düşünüyorum.

Toplum içinde esnaf ve zanaatkârların örgütlenmesi olan "loncalar" (günümüzdeki esnaf odaları ve derneklerinin temeli olan) vardı. Lonca üyeleri, gelirlerinin bir bölümünü, oluşturdukları fonda (Avarız Sandığı) toplarlardı. Burada toplanan paralarla çarşının bakım ve onarımı ile temizliği yapılırdı. Böylece her lonca, kendi işyerinin tertip ve düzeninden sorumluydu. İşyerlerinin tertip ve düzenini kontrol eden "Kethüda" adındaki görevlileri Loncalar görevlendiriyorlardı. Loncalar, üretimde uygulanacak kuralları, esnaflık ruhsatı almamış olanların hakkından gelmek, terk-i edep edenleri cezalandırmak, hammadde temin ve dağıtımını adalet üzerine yapmakla görevliydiler.

Günümüzde de varlıkları hissedilen "Vakıflar" Osmanlı döneminde, sosyal güvenlikle alakalı olduğu kadar sundukları hizmetler açısından sağlık sosyal yardım hizmetleri, şehrin alt yapı ve bayındırlık hizmetlerini yürütüyorlardı. Bunların yanında, şehrin temiz su ihtiyacını, aydınlatmasını karşılayan kuruluşlardı. Bu hizmetleri, vakıf mallarının iratları, bağışlar ve kira gelirlerinden karşılıyorlardı.

Demek ki; "beledi" hizmetleri Kadı'nın yönetiminde oluşturulan ekiplerce yürütülmekteyken
vakıflar ve loncalar da şehrin alt yapısı, tertip ve düzeni konusunda katkılar sunuyorlarmış.

 

Türk Belediyecilik tarihinde 1826 yılında yapılan idari düzenleme ile "İhtisap Nazırlığı"nın kurulması önemli bir gelişme olmuştur. Bu düzenlemeyle, Kadı'nın emrinde çalışan Muhtesip' lerin görev ve yetkileri taşrada" İhtisap" müdürlüklerine devredilmiştir. Bu da Kadı'nın fonksiyonunun azalmasına neden olmuştur. Ayrıca vakıflar da "Vakıf Nazırlığı”'na devredilince, Kadı'lar sadece yargıç ve noter olarak görev yapmaya devam etmişlerdir. Daha sonra "Şeyhülislam”a bağlanmışlar, güçlerini yitirmişlerdir.

Bu dönemde, özellikle İstanbul'da ahşap yapıların çoğunlukta olması, yangın konusu büyük önem arz etmektedir. Dergâh-ı Ali Tulumbacı Ocağı adıyla 1720 yılında (Lale Devrinde) Yeniçeri Ocağı bünyesinde kurulan yangın söndürme teşkilatı 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nın lağvedilmesiyle, bu ocak da lağvedilmiş yerine 1827 yılında yarı askeri bir itfaiye teşkilatı kurulmuştur (25 Eylül 1923'te ise, modern teşkilat olarak belediyelere devredilmiştir).

Osmanlı yerel yönetim kurumu, Kadı'lıktan "İhtisap Nezareti'ne" ya da müdürlüğüne, oradan da Şehremaneti'ne doğru bir gelişme çizgisi izlemiştir. Böylece Tanzimat Dönemi'ne kadar merkezi idare yanında, "Batılı" anlamda bir mahalli idare görmek, mümkün olmamıştır.

Devamı bir sonraki bölümde...

(Kaynaklar; Dergipark, Osmanlı Devletinde Belediye (Hisbe) Teşkilatı, Prof. Dr. Yüksel Demirkaya; Belediye, TDV İslam Ansiklopedisi, İlber Ortaylı ,www.ibb.gov.tr)  

Bu yazı toplam 1310 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum