Ayasofya ve Atatürk
AYASOFYA VE ATATÜRK
KONSTANTİNOPOLİS DENİLEN ŞEHRİ, KİM FETHETTİ..?
OSMANLI PADİŞAHI FATİH SULTAN MEHMET HAN DEĞİLMİ?
EVET...
PEKİ,
BİR OSMANLI PADİŞAHININ FETHETTİĞİ BU ŞEHRİ, TORUNU OLAN, BİR BAŞKA OSMANLI PADİŞAHI VAHDETTİN, ELLERİ İLE İNGİLİZLERE TESLİM ETTİ Mİ, ETMEDİ Mİ..?
ETTİ...!
PEKİ,
O SIRADA FATİHİN KEMİKLERİ SIZLAMIŞ MIDIR..?
HEM DE NASIL..!!!
TARİH 13 KASIM 1918...
KONSTANTİNOPOLİS TAM BEŞ SENE, YİNE HRİSTİYANLARA VERİLDİ Mİ..?
VERİLDİ..!!!
PEKİ, .
BU ŞEHRİ 6 EKİM 1923 TARİHİNDE MUSTAFA KEMAL PAŞA
TEKRAR GERİ ALDI MI..?
ALDI...!!!
YİNE SORUYORUM, İSTANBUL'U KİM ALDI..?
BU ŞEHRE, 1929 YILINA KADAR, OSMANLI İMPARATORLUĞU ve İNSANLARIMIZ KOSTANTİNOPOLİS
DEDİLER Mİ..?
DEDİLER...!!!
İSTANBUL'A, İSTANBUL ADINI YİNE KİM VERDİ..?
EL CEVAP,
3 OCAK 1929, TARİHİNDE MUSTAFA KEMAL...
AYASOFYA’YI TAPU KAYITLARINDA CAMİİ OLARAK TESCİL EDEN KİM?
EL CEVAP,
1936 YILINDA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...
DEMEM O Kİ;
AYASOFYA'DA BU GÜN NAMAZ KILABİLİYORSAN, HER TÜR HAKKI SENDEYSE, BUNU KİME BORÇLUSUN..?
BİTMEDİ, SENİN ÜLKENİN ADI NE..?
TÜRKİYE CUMHURİYETİ..
KİM KURDU BU DEVLETİ..?
MUSTAFA KEMAL VE ARKADAŞLARI..!
PEKİ KİMDİ ONLAR..?
SENİN DEDELERİN..!
YANİ, MUSTAFA KEMAL'E "ATATÜRK" ADINI VERENLER..!!!
VE SEN BU GÜN, HER ŞEYİNİ, TOPYEKÜN VARLIĞINI, ONA VE SİLAH ARKADAŞLARINA BORÇLUSUN..!
YALAN MI..?
AYAK BASTIĞIN, ÜZERİNDE DURDUĞUN TOPRAĞINI, DALGALANAN BAYRAĞINI VE DİNLEDİĞİN EZANI,
ONA VE SİLAH ARKADAŞLARINA BORÇLUSUN..!
GEÇMİŞİNİ İYİ ÖĞREN, İYİ TANI..!
ARTIK YETER..!!!
"NE MUTLU TÜRKÜM" DE, VE İNCİTME ATALARINI..!
İNGİLİZ MÜDÜRÜ CAMDAN ATAN TÜRKEŞ
Rüştiyedeyken sınıf arkadaşının Türkeş’le geçen günlerinden bir anısı:
Türkeş’in ortaokul yıllarındaki sınıf arkadaşıdır Ahmet Munis Bey. Otobüs Lefke’ye doğru yol alırken Türkeşli yılları yeniden yaşıyormuş gibi anlatmaya başlar:
“- Ortaokuldayız. Müdürümüzün tayini çıkmıştı, nereye gitti bilmiyoruz?. Yerine yeni bir İngiliz müdür geldi. Çam yarması gibi derler ya, işte öyle bir İngiliz. Sınıfa girdiği gün bizi şöyle bir iyice süzdü, süzdü, sonra gözü dolabın üzerindeki ipe asılı Atatürk’ün resmine takıldı… Yüzü buruştu, rengi değişti..”
Ahmet Munis Bey bir an duraklar ve devam eder:
“- Çam yarması İngiliz Müdür dişlerini sıkarak bize döndü, eli ile Atatürk’ün resmini işaret ederek, ‘Çabuk şu resmi indirin’ diye bağırdı.”
“- Hepimiz uyuşmuş gibiydik. Kimse yerinden kımıldayamıyordu. İngiliz Müdür aynı cümleyi üç defa tekrarladı fakat Atatürk’ün resmini indirmek için yerinden kıpırdayan bir Türk evladı olmadı. ‘İndirin şu resmi’ cümlesini son defa tekrarlayınca Türkeş kalktı ve İngiliz’e bağırdı:
‘- Bize o resmi kimse indirtemez. Cesaretin varsa sen indir de görelim!’
İngiliz müdür öfkeden kıpkırmızı olmuştu. O çam yarması vücuduyla yay gibi fırlayarak bir sandalyeye çıktı ve ipi kopardı ki, daha inmesine fırsat kalmadan Türkeş yerinden fırladı sandalyeyi hızla iterek İngiliz’i yere düşürdü. Sonra bize döndü,
‘Çabuk olun, tutun ayaklarından’ diye bağırdı. Biz de söyleneni yaptık, müdürü karga tulumba Türkeş’le tutarak pencereden aşağı savuruverdik..”
yine onun çocukluk arkadaşlarından birisinin anlatımıyla Türkeş;
“O, küçükken bile ruhunu sarmış olan Türklük ateşi ile yanardı. Türkler’in Kıbrıs’ı mutlaka kurtaracağını hatta kendisi büyüyünce asker olup Kıbrıs Türkleri’ni özgürlüğüne kavuşturacağını söylerdi.
Tek hedefimiz, İngilizleri Ada’dan kovup özgürlüğe kavuşmaktı. Türkeş, böyle bir ruh hali içinde Türkiye’ye geldi ve subay oldu.”
(Dr. Fikret Alkan)
Ülkücüler, devletin kurucu Başbuğu Mustafa Kemal Atatürk’e her şartta ve her zeminde sahip çıkmalıdır.
TİLKİNİN KUYRUĞU
Tilkinin kuyruğu kayaya sıkışmış ve kurtulmak için kuyruğunu kesmek zorunda kalmış.
Daha sonra bir başka tilki onu gördüğünde
Kuyruğunu neden kestin diye sormuş.
Kuyruğu kesik olan;
Böyle kendimi çok mutlu hissediyorum şimdi o kadar mutluyum ki adeta sevincimden havalara uçuyorum demiş.
Bunun üzerine diğer tilki de kuyruğunu kesmiş.
Fakat mutluluk yerine şiddetli bir acı çekmiş.
Hemen tilkiye gelip; Neden bana yalan söyledin çok canım acıdı demiş.
Tilki; Eğer acı çektiğini diğer tilkilere söylersen onlar asla kuyruğunu kesmez ve bizimle dalga geçerler demiş.
Bu iki tilki diğer tilkilere yaşadıkları mutluluğu anlatmışlar.
Böylece tilkilerin çoğu kuyruklarını kesmişler.
Çoğunluk onlara geçince bu seferde kuyruğu olanlarla dalga geçip onlara eziyet etmeye başlamışlar.
Günümüz toplumuna bakınca benzer davranışları görüyor muyuz.?
İşte böyle:
Önce toplumu bozup farklılaştırırız, sonrada toplumu birbirine düşman ederiz.
Kıssadan hisse;
SONUÇ: Bir toplumda bozulmalar artınca bozuk insanlar iyi insanları ayıplarlar ve dalga geçerler.
MEKTUP GELENEĞİNİ YAŞATALIM MI?
Ve anladık ki eskiden harfler daha kıymetliydi...
Bir Mektup yazardın,
Aylar süren ayrılıkların sessizliği kapanırdı...
Bir Mektup için aylarca yol gözlenirdi...
Yenisi gelene dek yeniden yeniden okunurdu...
Şimdi Telefon var...
Mesaj var ama,
Bir NASILSIN'a muhtaç binlerce insan var.
Arada bir yazıyla mektupla selam yollayın.
……..
VELHASIL,
Kibiri, tevazuyla ...Kusuru, hoşgörüyle ...
Çirkinliği, edeple ... Acıyı, tevekkülle...
Hiddeti, şefkatle ... Kötülüğü, iyilikle ...
Nefreti, sevgiyle yenen insanların rızkıdır insanlık.
Herkese nasip olması dileğimle.
Kurban bayramının hayırlara vesile olmasını dilerim.
Sağlıklı, huzurlu, umut dolu bir yaşantınız olsun.
Sağlıcakla kalın, Ülkü ile kalın
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.