“Andımız”ın Okunmamasına Karar Verenler Türk Tarihi Önünde Sorumludur
Milli Eğitim eski Bakanlarından Reşit Galip tarafından yazılan “Andımız”, toplumda genel kabul görünce 1933 yılından 2013 yılına kadar 80 yıl ilkokullarımızda, çocuklarımızda millî kimlik duygusunu geliştirmek ve millî şuuru güçlendirmek amacıyla okutulmuştur. Andımız’ın okullarımızda okutulmasına ilk karşı çıkan ve kaldırılmasını isteyen kişi, çözüm süreci döneminde İmralı’daki PKK terör örgütünün başı, bebek katili Abdullah Öcalan’dır. Milli Eğitim Bakanlığı, 8 Ekim 2013 tarihli ve 28789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan bir kararla, İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin "Öğrenci Andı" başlıklı 12. maddesini yürürlükten kaldırarak Andımız’ın okullarda okunmasına son verilmiştir. “Çözüm Süreci”nde milli kimliğimiz yok edilmeye, “Türk” ve “Atatürk” adı silinmeye, Cumhuriyetimizin kazanımları silinmeye çalışılmıştır. Okullarımızdan Andımız!ın kaldırılması da 2013 yılında, “Açılım politikası” ve “Çözüm süreci”ne kurban edilmiştir.
Türk Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın "Öğrenci Andı"nın okullarda okunmasını yasaklayan düzenlemenin iptali istemiyle 2013 yılında Danıştay’da dava açmıştır. Danıştay 8. Dairesi, beş yıl sonra oy çokluğuyla aldığı 24.04.2018 tarihli kararda, "Öğrenci Andı"nın okutulması uygulamasını kaldıran işlemi hukuka aykırı bularak, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 1. Maddesindeki hükmü iptal etmiş, Andımız’ın yeniden okutulmasının önünü açmıştır. Danıştay kararında “Metinde yer alan kavram ve ilkeler, Anayasamızda anlamını bulan kavram ve ilkeler olduğu gibi milli eğitim sistemimizin Kanun ve Yönetmelikte belirlenen temel amaçlarını da ortaya koymaktadır” denilerek “Öğrenci Andı’nın, ayrıştırıcı değil, bilakis Türk milli kimliğinin oluşturulması açısından birleştirici bir unsur” olduğu belirtilmiştir.
Danıştay 8. Dairesi’nin kararına esas olan iptal gerekçesinde özetle şöyle denilmiştir: "Dava konusu kararı hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak yeterli bilimsel gerekçenin bulunmadığı, görevi Türk Devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin, temel amaçlarını gerçekleştirmesini içeriği itibarıyla sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki “Öğrenci Andı”nın kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayandırılmadığı anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.”
Danıştay 8. Dairesi’nin bu iptal kararı üzerine, ilkokullarda Andımız’ın tekrar okutulmaya başlanması gerekirken, Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü hazırladığı 11 sayfalık temyiz dilekçesiyle bu kararın bozulmasını istemiştir. Bakanlık, Öğrenci Andı’nı “çağdışı ve bilimsel değil” diyerek eleştirmekte, faşizm ve komünizm uygulamalarına benzetilmekte, okulların ideolojikleşmesi ve askerileşmesine neden olduğunu iddia etmiştir. Türk ulusal kimliğinin tarih sahnesine çok geç çıktığı belirtilen dilekçede, Osmanlıcılık ve Fransız İhtilali’ne de değinilerek “Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur. Türkiye Cumhuriyet’ini kuran kadro zaten gecikmiş olan süreci hızlandırmak için yoğun çaba harcamıştır. Öğrenci Andı da bu amaçla benimsenmiş ve ilkokullarda okutulmaya başlanmıştır. Ancak 2023 yılında yüzüncü yılını dolduracak olan Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumun zaten bir milli kimlik kazanmış olduğunu kabul etmek gerekir. Yani Öğrenci Andı işlevselliğini yitirmiştir.” denilmiştir. Bu dilekçeyi hazırlayanların binlerce yıllık Türk tarihi hakkında ne kadar bilgi yoksunu olduğunu ortaya koymaktadır.
Ayrıca bu dilekçede Andımız hakkında, (Öğrencilerin her gün ‘papağan gibi’ tekrarlayacakları sözler) ifadesi kullanılmış, “Her sabah öğrencilerin sıraya sokulup tekrarlatılarak bir takım değerlerin kazandırılmaya çalışılması hem Türk Milli Eğitimi’nin benimsediği eğitim anlayışına hem de dünyada genel kabul gören eğitimbilim anlayışına uygun değildir” değerlendirmesi yapılmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Danıştay 8. Dairesi’nin Andımız’ın okullarda yeniden okutulması kararının iptal edilmesini isteyen temyiz dilekçesi, üç yıl sonra 15 üyeli Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda görüşülmüş ve Danıştay 8. Dairesi’nin kararı, 11 üyesinden 6’sının kabul, 7’sinin ret oyu ile bozulmuştur. Bu kararın ardından artık okullarda Öğrenci Andı okunmayacaktır. Bu karar, sadece Türk, Atatürk ve Cumhuriyet’e karşı olanları memnun eder. Bu kararı alanların Türk Tarihi ve Türk Milleti önünde sorumlulukları vardır.
Andımız, Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene!” sözleriyle sona erer. Bu sözde geçen “Türklük”, bir ırka mensubiyeti değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olma şuurunu ifade eder. Anayasamızın 66. maddesi, “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” der. Bu ifade, ülkemizin birliğinin adı ve anahtarıdır. Almanya’da yaşayana Alman, Fransa’da yaşayana Fransız, İtalya’da yaşayana İtalyan deniyorsa, bu topraklarda yaşayana da Türk denir. Türk denecektir!
Dünyanın bir çok ülkesinde okullarda, ülkeye ve ülke bayrağına “bağlılık yemini” şeklinde “öğrenci andı” okunmaktadır. Öğrenci andının okunduğu bazı ülkeler şunlardır: Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, Filipinler, Hindistan, Singapur, Vietnam,.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Francis Bellamy tarafından yazılan ant, 1892 yılından bu yana anaokulundan 12. sınıfa kadar her sabah derse başlamadan önce sınıfta öğrenciler sıralarında ayağa kalkarak ve sağ ellerini kalplerinin üzerine koyarak şu “bağlılık yemini”ni yapmaktadırlar: Ülkede öğrencilerin birçoğu tarafından okunan ve ise şöyle: “Herkes için özgürlük, adalet ve tek bir millet olmayı sağlayan cumhuriyeti temsil eden Amerika Birleşik Devletleri bayrağına, sadakat ile bağlı kalacağıma tanrının huzurunda yemin ederim.” Bayrak töreni yapılırken de bu yemin hep bir ağızdan okunmaktadır. Amerikalılar diyorlar ki, “Bayrak sevgisi, milli birlik duygusu, özgürlük ve adalet gibi kavramların önemi, çocukluk çağlarında öğretilirse, insanlar bu değerlere sahip çıkarlar.”
Yeni nesillere, Türk Devleti’nin ve milletinin bir ferdi olma onurunu duyurmak amacıyla okutulan Öğrenci Andı’nda, Anayasa’ya ve Milli Eğitim Kanunu’na aykırı bir husus bulunmamaktadır. “Andımız”ın kaldırılması, ülkenin geleceği olan çocukların eğitimlerini milli olmaktan uzaklaştıracaktır. Kendini Türk vatandaşı olarak hisseden hiçbir bir kimsenin "Andımız"ın okunmasından asla rahatsız olmaması gerekir.
Bugün Andımız’dan rahatsız olanlar, yarın İstiklâl Marşı’ndan , içinde ''kahraman ırkıma bir gül'' sözü geçiyor diye, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diye rahatsız olup kaldırılmalarını gündeme getirebilirler. Danıştay’ın bir taraftan Andımız’ın okullarda okutulmasını yasaklaması bir taraftan da devlet madalyalarındaki Atatürk kabartmasını çıkarma kararı alması, yeni bir çözüm sürecinin habercisi olabilir. Türklük, Atatürk ve Cumhuriyet’e önem veren bütün kişi kuruluşların Danıştay’ın bu kararına karşı bütün hukuk yollarına başvurmaları gerekir.
Türk olmaktan onur ve gurur duyan milliyetçilerin iktidarında okullarımızda Andımız tekrar Türk çocuklarınca okunacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle hep birden haykırıyoruz;
“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun! Ne mutlu Türk’üm diyene!”
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.