2020 Biterken …
2020 yılı çoğumuzun hayatında acılara, umutsuzluklara zemin hazırlayan asla unutmayacağımız, bir an önce kurtulmak istediğimiz kimimizin hayatına az da olsa güzellikler getirse de insanlık tarihi için en zor geçen yıllardan birisi oldu. Deyim yerinde ise yedi, bitirdi bizi.
Covid-19 virüsü ile dünyaya yayılan pandemi şüphesiz ki günümüze kadar görülmüş en yıkıcı sonuçları da beraberinde getirmiş oldu.
Vaka sayıları dünya genelinde 66 milyona ulaşırken, 1.5 milyon insan hayatını kaybetti.
Ülkemizde ise hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı ne yazık ki 14 bin’i geçti.
İnsanlık inanılmaz bir sıkıntı içerisinde iken art arda gelen aşı haberleri ile tünelin sonundaki ışık görünmeye başladı.
Corona virüs aşısı bulundu, vaka sayıları tam da düşmeye başladı derken, dünya İngiltere den gelen corona virüsün mutasyona uğraması haberi ile tekrar alarma geçti.
Mutasyona uğrayan yeni virüsün hızla yayılması üzerine açıklamalarda bulunan İngiltere Sağlık Bakanı Matt Hancock, Noel dönemi organizasyonlara ve seyahatlere kısıtlama getirirken başta Türkiye olmak üzere Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, İrlanda, Avusturya, Romanya, İsviçre, Bulgaristan ve Hollanda gibi birçok ülke Birleşik Krallığa gerçekleştirilen seyahat seferlerini durdurdu.
Ülkenin güneyinde başlayan mutasyona uğramış virüsün Londra da kaydedilen ölümlerin %60’ını oluşturması ve çok daha hızlı yayılması ile ülkede panik artarken dünya genelinde de aynı panik hali gitgide artış gösteriyor.
Mutasyon haberinden sonra şüphesiz ki akıllara gelen en önemli soruların başında yapılan aşı çalışmaları, bu aşıların yeni virüse karşı etkili olup olamayacağı.
Prof. Dr. Uğur Şahin, Pfizer-BioNTech ortaklığıyla geliştirilen Covid-19 virüsüne karşı %90 oranında koruma sağlayan Comirnaty aşısının, mutasyona uğramış yeni virüsler üzerindeki etkisi ile ilgili yaptığı açıklamalarda ise “henüz aşıyı bu yeni virüs üzerinde test etmediklerini,
önümüzdeki haftalarda mutasyonlu virüsün küçük bir parçası ile çalışma yapacaklarını ifade ederken, virüsün çıkışından itibaren birçok kez mutasyona uğramasına rağmen proteininin yalnızca %1’lik bölümünün değiştiğini, aşı ile oluşan bağışıklığın bu proteine birçok açıdan saldırarak yanıt verdiğini bildiklerini, bu sebeple aşının etkin olmasının çok yüksek ihtimal olduğunu ancak 2 hafta sonra sonuçları aldıklarında daha net konuşabileceklerini” ifade etti. Ayrıca yeni bir aşı geliştirmeleri gerekirse bunu 6 hafta içerisinde geliştirebileceklerini de paylaştı.
Şüphesiz ki aşılar, bu derde derman olabilecek en önemli silah, bu silahı ise doğru kullanmak ise son derece önemli. Uzmanlar salgının kontrol altına alınabilmesi için toplumun %70’e yakın bölümünün bağışıklık kazanmış olması gerektiğini belirtiyor ve maske kullanımı, mesafeye dikkat etme gibi alışkanlıkları hayatımızdan çıkartmadan dikkat ederek normal hayatımıza yavaş yavaş dönmemizin mantıklı ve doğru olacağını her fırsata dile getiriyorlar.
Bu arada Çin de üretilen SinoVac aşısı da Türkiye’ye geçtiğimiz günlerde ulaştı. Aşının Faz 1 ve Faz 2 çalışmalarının tamamlandığı, içerisinde Türkiye’nin de olduğu 8 ülkende de Faz 3 çalışmasının bitmek üzere olduğu bildirildi.
Geçtiğimiz günlerde akademik tıp dergisi The Lancet'te yayımlanan makale ile SinoVac aşısının Faz 1 ve Faz 2 aşamasının başarılı olduğu ve önemli bir yan etkisinin bulunmadığının açıklanması yapıldı.
Tabi ki net sonuç için Faz 3 çalışmasının bitmiş olması ve zaman içerisinde ortaya çıkacak olumlu yada olumsuz sonuçların takip edilmesi gerekiyor.
Aşılanma oranının yaygınlaşmaması halinde bu salgının kontrol altına alınması pek de mümkün görünmezken toplumdaki bireyler arasında görülen kararsızlık ve endişe, bazı kesimlerin aşı karşıtlığı ile ilgili propaganda uygulamasına da neden olmuş durumda.
Bazı vatandaşlarımızın aşılara karşı kaygı duymaları son derece anlaşılır bir durum. Fakat bilim dışı, hiçbir araştırma yapmaksızın ortaya atılan iddaalara inanıp hareket etmemizin de geleceğimiz için son derece zararlı sonuçlar doğurabileceğinin farkında olmamız gerekmekte.
Tam da bu süreçte bakanlıklara son derece önemli görevler düşmekte. Vatandaşlarımızı hiçbir şekilde riske atmayacak şekilde çalışmaların
yapılması, bu çalışmalar ile ilgili bütün detayların gerçekçi bir biçimde topluma sunulması çok ama çok önemli diye düşünüyorum. Güven ortamının sağlanabildiği durumlarda daha doğru ve etkin adımlar atılabilir, sonuçlar da bir o kadar kalıcı ve fayda sağlar nitelikte olur.
Açıkcası sizlerin de bu konuda neler düşündüğünüzü merak ediyorum, düşüncelerinizi bizimle yorumlarda paylaşırsanız birbirimizle farklı bakış açılarını buluşturabilir, birbirimize katkı sağlayarak farkındalığımızı artırabiliriz diye düşünüyorum.
Umut ediyorum ki öğrendiklerimiz ve çıkardığımız sonuçlar ile bu pandemiyi de geride bırakacağız. İnsanlık daha da güçlenip ben merkezcilikten sıyrılmayı başarıp, birbirine destek vererek daha güçlü yarınlara adım atacak.
Dilerim ki 2021, önceki yılları unutturabilecek yenilikleri, sağlığı ve mutluluğu hayatımıza çekebileceğimiz güzel yılların anahtarı niteliğinde bir yıl olsun.
Unutmayalım ki; dünyayı akıl ve sevgi kurtaracak.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.