Kadına yönelik şiddetin bir insan hakkı ihlali olduğu belirtilen ve şiddetin “kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, toplumsal, kurumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya her türlü tutum ve davranış olduğu anımsatılan açıklamada, günümüzde sadece kadın olmaları nedeni ile cinsiyete dayalı ayrımcılığa uğrayan, şiddete maruz kalmış olan kadın sayısının gittikçe arttığının görüldüğü, yapılan tüm eğitim, bilinçlendirme çalışmalarına ve yasal düzenlemelere rağmen kadınların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi engellenemediği ifade edildi.

Eşit Bir Ortam Yok

Kadınların hukuki, ekonomik, sosyal ve siyasi alanda eşit bir şekilde yer alamadığı, yaşam haklarının ihlal edildiği, geliri eşit paylaşamadığı, savaş ve yoksulluktan en fazla etkilenen kesim olduğu ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele ettiği belirtilen açıklamada,

Türkiye’de her 3 kadından birinin fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddete maruz kaldığı, her sene artan oranda yüzlerce kadının öldürüldüğü, Dünya Ekonomik Formu’nun 2017 yılı Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre Türkiye’nin cinsiyet eşitliği sıralamasında 144 ülke arasında 130. Sırada yer aldığı, kadınlarımız istihdam alanlarından çekilmekte olduğu; sosyal güvenceden yoksun bir biçimde zor çalışma koşullarında çalışmaya zorlandığı kadınların siyasete katılma, karar mekanizmalarında yer alma oranları olması gereken düzeyde olmadığı belirtildi ve açıklama şöyle devam etti: