İNSANCA YAŞAM İÇİN ÖZGÜR TOPLU SÖZLEŞME İSTİYORUZ!
7’nci Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri, 1 Ağustos 2023 tarihinde başlamıştır.
Önceki yıllarda imzalanan altı sözleşme maddeleri kamu çalışanlarının yıllardır yaşadığı temel sorunların hiçbirine kalıcı çözüm getirememiştir. Grev hakkı bulunmayan bir toplu sözleşme sürecinde çalışanlar yararına bir sonuç alınamadığını önceki sözleşme dönemlerinde çok açık bir şekilde gördük.
Kamu çalışanları; sözleşmeli, ücretli, vekil gibi esnek ve güvencesiz statülerde çalıştırılmakta, atama ve görevde yükselmelerde adamcılık ve kadrolaşmanın esas alınması, artırılan vergi yükü, adaletsiz bir ücret düzeni, hayat pahalılığı, uluslararası kurallara uymayan bir toplu sözleşme sistemi ve daha birçok sorunla çepeçevre sarılmış durumdadır.
TÜİK’in son aylarda yüzde 38-39 olarak hesapladığı yıllık enflasyon, gerçekte üç haneli oranlarda seyretmektedir. Türkiye Temmuz 2023’le birlikte yeni bir enflasyon tusunamisine yakalanmıştır. 14 Mayıs seçimlerini izleyen iki aylık sürede dolar kuru yüzde 33,6, Euro kuru yüzde 37,4 oranında artmıştır. Bu artışların önümüzdeki aylarda da devam etmesi kaçınılmazdır. Kurdaki bu artışlar iktidarın KDV ve ÖTV gibi vergilere yaptığı zamlarla birleşerek çalışanlara çok yüksek enflasyon olarak yansıyacaktır.
İktidarın uyguladığı “akıl dışı” ekonomik politikalardan seçim kaybetme korkusuyla bir türlü çıkamamasının ağır faturasını başta kamu çalışanları olmak üzere ücretli ve sabit gelirliler ödemektedir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik giderek artmakta özellikle Kamu Çalışanları gelirden daha az payla yetinmektedir. Ücretliler, sabit gelirliler ve toplumun diğer alt gelir grupları 2024 yılında çok daha acımasız bir ekonomik baskıyla karşı karşıya kalacaktır. Dolayısıyla 2024-2025 toplu sözleşme görüşmelerinde 2024 yılına ilişkin bu olumsuz beklentilerin görüşme masasına getirilmesi ve taleplerin buna göre oluşturulması zorunludur.
TALEPLERİMİZ
Her şeyden önce mesleki saygınlığımızın korunmasını istiyoruz.
Tüm Yerel-Sen olarak kamu emekçilerinin grev hakkının tanınmasını istiyoruz. Sendikal hareketin önündeki yasal engellerin kaldırılmasını, sendikal rekabetin önündeki engellerin bertaraf edilmesini bekliyoruz.
Kamu çalışanlarından TÜİK’in enflasyon hesaplarına güvenmesi beklenmemelidir. TÜİK enflasyonu hesaplarken oldukça cimri davrandığı için, ücretlerin belirlenmesinde artık TÜFE yerine, bir bakıma enflasyon ve büyüme oranının bileşiği olan milli gelirdeki cari fiyatlarla artış oranının dikkate alınması gerektiğini savunuyoruz.
Çok şey istemiyoruz. En düşük memurların 2002 yılında milli gelirden aldığı pay kadar bir pay alabilmesini sağlayacak bir ücret zammı talep ediyoruz. 2024-2025 yıllarında yapılması gereken ücret zamlarına temel oluşturacak şekilde kamu çalışanlarının maaşlarının da Ocak 2024’te yüzde 115 oranında arttırılmasını istiyoruz. 2024 ve 2025 yıllarında yapılacak zam oranları bu rakam üzerinden hesaplanmalıdır.
Yüzde 115 oranında arttırılarak belirlenen bu tutara 2024 ve 2025 yıllarında Ocak ,Nisan, Temmuz ve Eylül aylarında (üçer aylık sürelerle ) yüzde 15 oranında zam yapılmalıdır. 2025 Ocak ayında Yüzde 5 refah payı ilave edilmeli, enflasyon farkları Yüzde 15’i geçtiği an aylık olarak ödenmelidir. Kamu çalışanlarına 8 bin 250 lira aylık kira yardımı yapılmalı, Büyükşehir statüsündeki illerde bu orana yüzde 25 artı ilave olarak ödenmelidir.
Memurlar ve diğer ücretlilerin en büyük sorunlarından biri de vergi yükünün ağır olmasıdır. Ücretlilerin gelir vergisi yüzde 15’te sabitlenmelidir.
Yerel yönetimlerde toplu sözleşmeler yasayla zorunlu hale getirilmeli, belediye başkanının insafına bırakılmamalıdır. Yerel yönetimlerde toplu sözleşme yapılmasını kısıtlayan unsurlar yasalardan çıkarılmalıdır.
Yerel yönetimlerde tüm çalışanlara yılda iki ikramiye ödenmeli, itfaiye, zabıta ve güvenlik görevlilerinin maktu mesai ücretleri mutlaka artırılarak, taban aylığı düzeyine çıkarılmalıdır. Maktu mesai ücretine gelir vergisi ve damga vergisi muafiyeti getirilmelidir. Maktu mesai ücretinden emekli sandığı kesintisi işveren tarafından ödeme yapılarak emekliliğe yansıtılmalıdır.
Senelik izinler, mazeret izini ve sendikal izinlerde herhangi bir kesinti yapılmamalı, yıllık izin hakkının hesaplanmasında Cumartesi ve Pazar günleri dikkate alınmadan, izin süresi iş günü üzerinden esas alınmalıdır.
Birinci dereceye gelen bütün kamu görevlileri 3600 ek göstergeden faydalandırılmalıdır.
Yerel Yönetimlerde kadroya geçirilen sözleşmeli personelin beş yıllık kurumlar arası nakil yasağı kaldırılmalı, kamuda çalışan tüm mühendislere “Teknik Sorumluluk Ödemesi” adı altında ilave bir ödeme yapılmalıdır.
Emekli ikramiyelerinin hesaplanması günümüz şartlarına göre güncellenmeli çalışanlara son yapılan 8 bin 77 liralık seyyanen zamda dahil edilerek, her türlü ek ödemenin emekli keseneğine yansıtılması sağlanmalıdır.
Yerel Yönetimlerde çalışan sağlık çalışanlarının tazminat oranları artırılmalı, Yerel Yönetimlerde 2800 ek gösterge ile çalışan arkeologlar “Teknik Hizmetler Sınıfına” dâhil edilerek ek göstergeleri 4200'e yükseltilmelidir.
Engelli Kamu görevlilerine İstihdam alanları yaratılmalı ve çalışma alanında fiziki şartlar geliştirilmelidir.
Yerel Yönetimlerde özelleştirme politikalarından vazgeçilmeli, Devletin asli ve süreklilik gerektiren görevlerinin memurlar tarafından yürütülmesi sağlanmalıdır diyerek, taleplerimizi Denizli’den iletiyoruz.
Birleşik Kamu-iş ve Tüm Yerel-sen olarak emekçilerimizin hakkını korumaya devam edeceğiz. Yaşasın onurlu mücadelemiz.
Özkan KARAKAYA
Tüm Yerel-Sen
Denizli Şube Başkanı
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.