Havuz ve denize girerken dikkat!
Denizli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı Denizli Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. İlker Çelen, sıcak havalarda deniz ve havuzlara giderek serinlemek isteyenleri “idrar yolu enfeksiyonu”na karşı uyararak tatilcileri ve işletme sah
Havaların iyice ısınmasıyla tatil yörelerine ve serinlemek için de havuzlara ilgi oldukça artmakta. Denize ya da havuza girerek hem serinlemek hem de iyi vakit geçirmek isteyenlerin karşılaşabileceği oldukça can sıkıcı bir tablo olan “idrar yolları enfeksiyonu” eğer dikkat edilmezse tüm tatil keyfini kaçırabilir. Halk arasında “sidik zoru” ya da “sistit” olarak bilinen bu hastalık önlem alınmazsa böbrek yetmezliğine kadar yol açabilen önemli bir durum oluşturmakta. İşte dikkat edilmezse ciddi sonuçlar doğuran bu enfeksiyon riskine karşı Denizli Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. İlker Çelen, neler yapılması gerektiği hakkında bilgi verdi.
Çelen, İdrar yolu enfeksiyonunun kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görüldüğünü belirterek şöyle konuştu: “İdrar yolları; böbrek içindeki idrar kanalları, böbrekle mesane arasındaki ince idrar kanalı, mesane, üretradan (idrar çıkış yeri) oluşan ve idrarın vücudumuzdan dışarı atılmasını sağlayan bir sistemdir ve bu sistemin herhangi bir yerinde enfeksiyon tablosu oluşabilir. En sık görülen yer ise “sistit” adı verilen idrar torbasının enfeksiyonudur. Normal şartlar altında tamamen mikropsuz ve temiz bir bölge olan idrar torbası idrar yolu deliğinin dışarı açılan kısmındaki mikropların geriye doğru bulaşmasıyla sistit tablosu oluşabilmektedir. Sistitin en sık sebebi ise Escherichia Coli (Koli Basili) dir. Kadın ve erkeğin farklı anatomik yapıları farklı olup kadınlardaki dışarı açılan idrar yolu erkeklere nazaran daha kısadır ve bu nedenle kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.”
İdrar yolu enfeksiyonu belirtileri nedir?
İdrar yolu enfeksiyonunun kişinin yaşam kalitesini oldukça bozan bir hastalık olduğunu dile getiren Op. Dr. Çelen, belirtilerini ise şu şekilde sıraladı: “Kişi, sık sık idrara çıkma ihtiyacı duyar. İdrar yapma, ağrılı ve yanma hissiyle birlikte olabilir. Sık idrara çıkılmasına rağmen, idrarın miktarı azdır. Bazen kanlı, bulanık veya kötü kokulu görülebilir. Enfeksiyon böbreklere yayılırsa, hastada üşüme titreme ve yüksek ateş, böğür ağrısı, halsizlik ve bitkinlik gibi toksik belirtilerle şok bile gelişebilir. Karın alt bölgesi hassaslaşır ve kasıklara vuran oldukça rahatsız edici bir ağrı ve baskı hissi olabilir. Ancak çocuklarda bu belirtiler çok belirgin olmayabilir. Özellikle bebeklerde ve küçük çocuklarda huzursuzluk, iştahsızlık, beslenme güçlüğü, ateş ve karın ağrısı gibi birçok hastalıkta da görülebilen semptomlarla seyredebilir ve tanı almaları gecikebilir” dedi.
Peki hastalıktan korunmak için neler yapılmalı?
Üroloji Uzmanı Op. Dr. İlker Çelen, enfeksiyondan korunmak için hem kişilere hem de hizmet verecek olan havuz ve tatil yöresi yöneticilerine önemli görevler düştüğünü vurgulayarak tatilcilere uyarılarda bulundu. Çelen: “Havuzlar denizlere nazaran enfeksiyonların daha sık görüldüğü yerlerdir. Havuz yöneticileri havuzların temizlik ve suyun yenilenme döngülerini çok iyi ayarlamalı ve klorlama işlemlerini çok dikkatli yapmalıdır. Deniz yörelerinde ise periyodik olarak deniz suyu analizleri yapılmalı ve kirli suların denize bulaşmamaları için gerekli önlemler alınmalıdır. Kişilere düşen görevler ise özellikle havuza girmeden önce duş alarak vücuttaki enfeksiyona sebep olabilecek mikropları vücuttan uzaklaştırmak olmalı. Havuzdan ya da denizden çıktıktan sonra da yine duş alınmalı ve iyice kurulanarak ıslak mayo ile uzun süre beklenmemelidir. Çünkü nemli ortamda mikroplar çok çabuk üreyebilirler. Özellikle çocuklara tuvalet eğitimi verilmeli ve eğlencelerini bölme pahasına da olsa tuvaletleri kullanmaları sağlanmalı. Küçük bebeklerde ise suya her girdiklerinde hijyenik ve suda kullanım için özel üretilmiş bezler kullanılmalı ve her seferinde değiştirilmelidir” diye konuştu.
Ne zaman doktora başvurmalı?
Bu sayılan semptomlar görüldüğü zaman en kısa sürede doktora başvurulması gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Çelen, ciddi sonuçlar ortaya çıkmadan hastalığın baştan önleminin alınmasının önemli olduğunu sözlerine ekledi. Çelen, son olarak şöyle konuştu: “Kolayca tedavi edilebilen bu hastalıktan zarar görmeden kurtulunmalıdır. İdrar yolu enfeksiyonu tanısı basit idrar tetkiki yöntemleriyle kolayca konulabilir ve uygun antibiyotiklerle doğru bir şekilde tedavi edilebilir. Ancak vurgulamak istediğim çok önemli bir konu ise yukarıda saydığım ve basit bir idrar yolu enfeksiyonunda görülen semptomlar aynı zamanda idrar yollarının tümöral hastalıklarında ve taş hastalıklarında da görülebileceğinden dolayı doktora başvurmadan tedaviye başlanmamasıdır. Çünkü sistit sanılarak kanser ya da taş hastalıkları gözden kaçmamalıdırlar” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.