TES Başkanı Emre Erdoğan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Sözde amaçları memurların ekonomik ve sosyal haklarını iyileştirmek olan malum sendika bunları gerçekleştirmek şöyle dursun memuru yıldan yıla daha fazla zarara uğrattığı yetmiyormuş gibi kamuyla ilgili-ilgisiz birçok konuda da hiç de memleketin hayrına olmayan işlerden de geri kalmamıştır

“Akil Adam” olarak, el ele Anadolu’yu dolaşıp, açılım paketlerine destek vermişler, bununla da yetinmeyip okullardan Andımız’ın kaldırılması için mücadele etmişlerdir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bu sendikanın yerel yöneticileri PKK’ya destek ve bölücü örgüt başı Apo’nun affına kadar birçok bölücü organizasyonun içinde yer almışlardır. En önemlisi ise; 15-16 Haziran 2013 tarihlerinde Diyarbakır’da Liluz otelde yapılan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”na Konfederasyonları adına “delege” göndermeleridir. İşin ilginç yanı, bu sözde çözüm konferansına Irak, İran, Suriye ve Türkiye’den 250 delege katılmıştır.  Söz konusu 4 devletin toprakları üzerinde Diyarbakır merkezli bir Kürt devletini nasıl oluşturacaklarının yol haritasını ortaya koymuşlardır.

Bu bölücü organizasyona katılan delegelerin adları, kurumları, ülkeleri, etnik durumları, temsil ettikleri sivil toplum örgütleri tek tek açıklanmıştır. Konuşmalar kayıt altına alınmış ayrıca bir de sonuç bildirgesi yayınlanmıştır. Sonuç bildirgesinin başlığı aynen şöyledir: “Kürdistan’ın bir statüsü olmadan, Kürt sorunu çözülemez.”

Hal böyleyken, bu durumu dillendirenlere utanmadan, sıkılmadan müfteri demeyi kendilerine hak görenler her zaman yaptıkları gibi yine –güya iftiraya maruz kalan- mağdur edebiyatına başvurmuşlardır.

Memleketin doğusunda başka batısında başka, hatta kıyı kesiminde başka iç kesiminde başka konuşanlar her yerde, her koşulda, her daim dimdik doğruları söylemekten asla çekinmeyen bizleri elbette anlayamazlar. Bizlerinde anlamakta zorlandığı kısım ise şudur ki  bu zatı muhteremler ya geçmişlerini unutmuşlar ya da geçmişte düşüp kalktıkları platformların dillendirilmesinden rahatsızlık duymaktadırlar.

Şayet geçmişlerini unutmuş ya da farklı şubelerinin yaptıklarından bihaber iseler yukarıda bahsettiğimiz bilgilere ulaşmaları hiç de güç olmayacaktır. Arama motoruna ayıracakları birkaç dakikalık zaman dilimi hatırlamalarına yeterli olacaktır.

Yok geçmişleri gün gibi ortadayken bunun dillendirilmesinden rahatsız iseler, kusura bakmasınlar bizler bunları hatırlatmaktan asla ve asla vazgeçmeyeceğiz.

Hem dün yaptıklarınızdan pişmanlık duymayacaksınız hem de bunları kimsenin konuşmasını istemeyeceksiniz. Bunlar galiba deve kuşunun kafasını toprağa gömünce görülmediğini zannetmesi gibi gözlerini kapatarak geçmişlerinin aklandığını zannetmekteler.

Bütün bunlarla birlikte, delege gönderdiğiniz konferansın bölücü bir amaç taşımadığını düşünüyorsanız bunu açık açık söyleyin de ne olduğunuzu bilelim. Zaten Diyarbakır şubesinden delege olarak gönderdikleri şahsın açıklamalarını okuma zahmetinde bulunurlarsa konferansın kimin öncülüğünde gerçekleştiği, kimin ideolojisine yakın olduğu, kimlerin davet edildiği halde neden katılmadığını, neyin amaçlandığını birinci ağızdan, kendi arkadaşlarından öğreneceklerdir.

İnanıyoruz ki  ülkenin birliğinden yana olan her vatandaşımız okuduklarından üzüntü duyacaklardır. Gelecek nesillerimizin huzur içinde yaşaması ve bu cennet vatanı bizlere canlarıyla, kanlarıyla emanet eden atalarımızın kemiklerini sızlatmamak için gerçekleri olduğu gibi aktarmak boynumuzun borcudur. Her ne sebeple olursa olsun bölücü ihanetin içinde olanları, sorumsuzca destek verenleri ve seyredenleri de Allah’a havale ediyoruz.