Gücümüz Sancağımızdır

Gücümüz Sancağımızdır

Gücümüz Sancağımızdır

A+A-

1924 yılının ilkbaharıydı. Erzurum ve Pasinler'de depremde birçok köyün evleri yıkılmıştı. Zarar gören halkla görüşmek için Pasinler'e gelen Atatürk, halkın içinden ihtiyar bir köylüyü çağırdı: - Depremden çok zarar gördün mü, baba? diye sordu. Atatürk ihtiyarın şüphesini görünce, tekrar sordu: - Hükümet sana kaç lira verse, zararını karşılayabilirsin? İhtiyar, Kürt şivesiyle: - Valle Padişah bilir! dedi Atatürk gülümsedi. Yumuşak bir sesle: - Baba, Padişah yok; onları siz kaldırmadınız mı? Söyle bakalım zararın ne? İhtiyar tekrar etti: - Padişah bilir!... Bu cevap karşısında kaşları çatılan Atatürk, Kaymakam'a döndü: - Siz daha devrimi yaymamışsınız! dedi Bu sırada görevini başarmış insanlara özgü bir ağırbaşlılıkla ortaya atılan tahrirat katibi: - Köylere genelge yolladık Paşam, dedi. Atatürk'ün fırtınalı yüzü, daha çok karıştı: - Oğlum, dedi, genelgeyle devrim olamaz!"

İnsanoğlu içinde birçok sevda taşır. Ana baba eş evlat. Bir tek sevda vardır ki, yerini hiçbir şey dolduramaz. VATAN MİLLET SEVDASI. Çünkü biz asker bir milletiz. Bizim erlerimiz askeriyeyi peygamber ocağı kabul eder. Hak yolda ölenleri şehit, kalanı ise gazi bilir, vatan uğruna yitip giden canları kayıp görmeyiz. Nereden gelir bu güç? Türk ve Müslüman olarak doğmuş olmamızdan. Türkiye sadece bir kara parçası değil, üzerinde yaşayan nesillere gönül ocağıdır. Gönülden düşmedikçe vatan sevdası, hangi savaşa girerse girsin Milli direnç ve milli ruh uyanır. Türk beklendiği her yere giden, insanlığa barışı huzuru ve kardeşliği götürendir. Türklük sınır tanımaz. Farlı coğrafyalarda, birçok farklı devletin adı olmuştur. Misyonumuz adalettir. Türklüğün vücut bulmuş hali ise TÜRK ASKERİDİR.

Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.

Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!

Diyen büyük şair Yahya Kemal BEYATLI Türk askerinin ne denli kutsal olduğunu vurgulamıştır. İslami kültürün ve imandan gelen gücün büyüklüğü Türklük tarihine bakıldığı zaman net olarak anlaşılmaktadır. Vatanımıza olan sevgimizden, tarihimize olan saygımızdan ve minnetimizden şüphe yok. Yalnız sürekli olarak tarihimiz ile övünmek, geçmişe gömülmekten öteye taşımaz bizleri. Milli ve dini duygularımızın coşkusu ise bir yere kadar sürükler bu ülkeyi. Millet olarak, devlet olarak ve hükümet olarak üretmeli, kendi ürettiklerimiz ile meydan okumalıyız cihana. Taşıma suyu ile değirmenin dönmediği ortada. Ülkemizin sağlam askerinin arkasında duracak, sağlam yetişmiş öğretmen, doktor ve mühendislere ihtiyac vardır. Birde kendi çıkarları için gününü kurtarmayı düşünen seyyar vatandaşlara değil, geleceği kurtarmaya çalışan vatan aşıklarına. Kendi canından öte, canların yanmasından korkan zihniyete ihtiyaç vardır ülkemizde. Şimdi girişteki hikâye ye gelelim. Bizi var eden perçinlerimiz, toplum tarafından fikren, vicdanen ve ahlaken özümsenmiş yaşam şekli halini almalıdır. Türkiye olarak, kalben ve fikren sadece ülkemizin bekası için, yapılması gerekenleri bir dakika olsun topluca düşünürsek, eminim ki oluşacak sinerji sorunlarımızın çözümünde büyük bir adım olacaktır. Sancağımızın gölgesi, inanmışlar sayesinde hep var olacaktır.

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez.

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez…

Tülay GAZALCI

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.