Gazalcı, Ekonomiyi yazdı...
Gazalcı, Ekonomiyi yazdı...
Türkiye olarak Dünya’da 17.sırada olup,857 milyar dolarlık GSYH ya sahibiz. Kişi başı 10625 dolar, Türk lirası olarak ise 41.225 TL yıllık kazanç elde ettik. Bu şartlarda, Üç kişilik bir aileye 123.675 TL gelir dağlımı oldu. Ayda ise haneye girmesi gereken gelir 10.306 TL olması gerekir. Buraya kadar her şey güzel. IMF ve Dünya bankası gibi kuruluşlar Gelişmekte olan ülkelerin Dünya ekonomisinden aldıkları payları yüksek göstererek, bu yolla o ülkelerin ekonomik yakınmalarını frenlemektedir. Bu durum ülke yöneticilerinin de işine gelebilir. Mesela Çin, Hindistan ve Endonezya yöneticileri bu hesapları kullanarak halklarına dünyanın en büyük ekonomileri olduklarını anlatabilirler. Neyse ki, bizim ülkemizde siyaseten böyle bir durum yaşanmamaktadır!!! Aslında ekonomik açıdan zengin olan ülkemiz, nüfus fazlalığı ve gelir dağılımındaki adaletsizlik sebebi ile halkın refah seviyesini arttıramamaktadır. Nüfusun her geçen yıl artacağı göz önüne alınacak olursa, ülke ekonomisin düzenli olarak büyümesi gerekmektedir. Fakat ülke ekonomisi ne kadar büyürse büyüsün, yukarıda yaptığımız hesaplama gibi, bir aile ye düşmesi gereken gelir miktarını karşılayamadıktan sonra bu büyümenin gerçeklikle bir bağlantısı yoktur. Hayaller Paris, gerçekler yurdum insanıdır.
Haber sunucusu ‘ Türkiye %11 büyüdü’ dedi. Emimim ki haberi dinleyen memur, asgari ücretli ve emekli şaşkınlık içindeydi.
*Ülkenin emektar kesiminin kazancı, yıl içinde kartopu gibi erimekte iken
*Gıda ve tekstil ürünleri ile tarım da kullanılan tohum dahi ülke dışından karşılanırken
*Çiftçimiz devlet desteği bulamadığı için her yıl zarar edip ekim yapamazken
*Ülkemizde üretimi yapılan tekstil, elektronik ve sanayi ürünleri yabancı etiketle satışa çıkıyorken
*Tekstil fabrikaları bir bir kepenklerini kapatırken
*Vatandaş bankalardan kredi üzerine kredi çekerken
*Emekli, açlık sınırında yaşarken
*Evli çiftler, maddi yetersizlik sebebi ile çocuk yapmaya dahi korkuyorken
*Sağlık da reform adı altında yapılan, faturasını vatandaşın ödediği giderler mevcutken
*Pazara giren anne, tezgâhları gezip, yarım poşetlerle evine dönüyorken
*Motorlu taşıt vergisinde yapılan artışlar, rekor denemelerindeyken
*Benzine sabah akşam düzenli zam artışı uygulanırken
*Neredeyse temel gıda olan ekmeği dahi almakta güçlük yaşayan insanlar varken
*Ev fiyatlarındaki artış sınır tanımazken
*Bir milletvekili 17 bin lira üzerinde maaş aldığı halde, yıllık %10 artışa, 3binlira maaş alan memur ise %3 veya 4’lük artışa layık görülüyorken
*Her daim zengin daha zengin, fakir ise daha da fakirleşirken
* İç ve dış borçlar boğazımızı aşmışken
*Madden, manen ve ahlaken, ülke erozyona uğramışken ve bunca zorluğa rağmen büyümekten söz etmek, BÜYÜK BAŞARI BENCE… Bir işi başarmanın yarısı istemektir deriz ya hep. Büyüyen ülke olmayı istemek, başarmanın yarısı olamıyor ne yazık ki.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.