''En İyisi Sen Gel Kimseyi Dinleme!''

''En İyisi Sen Gel Kimseyi Dinleme!''

''En İyisi Sen Gel Kimseyi Dinleme!''

A+A-

Hayatıma ilk adımımı bu kelimeyi atmakla başladım

Konuşmayı yorum yapmayı görev edinmiş yüzde 70’lik bir kesim vardı

Hangisine göre şekil alabilirdin ki?

Bir şeyler yaparsın neden yaptı derler,

Yapmazsın neden yapmadı derler,

Susarsın neden sustu derler,

Konuşursun neden hep konuşuyor derler…

Bunların elinden gidip kafayı yersin neden kafayı yedi derler.

Derler… Derler…

En iyisi sen gel kimseyi dinleme!

Peki ben?

En zorlandığım soru

Çok kişiyi dinlemişliğim olmuştur.

Farklı görüşler, Farklı düşünceler…

Birçok ülke, şehir, kurum, STK, Parti, topluluklarda bulunmuş ve çay içmişliğim hatta görev almışlığım da olmuştur.

Bazılarında güzel, doğru işlerin nasıl yapılacağını

Bazılarında güzel, doğru işlerin nasıl yapılmayacağını gördüm.

Yaşayarak,

Görerek,

Anlayarak,

Hissederek

Peki değişen ne oldu?

Hiçbir şey.

Yine kendi bildiğimi yaptım.

ORTAMA AYAK UYDUR, Dik başlı olma, çoğu şeyi görmemezlikten gel, Nabza göre şerbet ver,

Bazı insanları sevmesen de seviyormuş gibi yap. Bir yerlere gelmek için açık açık yalakalık yap.

Mesela hiç sevmediğin makam sahiplerine dahil plaket ver. İşin görülsün.

İnsanların suyuna git, güçlünün yanında ol.

Bir yerlere gelmek istiyorsan bazı insanları basamak olarak görmen gerekiyor.

Gerektiğinde eze eze çık o basamaklardan.

Bunlar değerli bazı büyüklerimizin bana verdiği öğütlerdi. Yaşları büyüktü saygı gereği büyük diyorum. Çoğu tanınmış duyulmuş insanlardı bunların.

Ve ekliyorlardı

Kazanmak istiyorsan bunları yapmak zorundasın.

Neye göre kime göre kazanmaktan bahsediyorlardı bu insanlar?

KAZANMAK  ? ? ?

Kocaman bir soru işareti koyalım.

Ali Başkan.

İşin zor.

Nasıl Olacak Şimdi?

Gerçi kazanmanın tarifini verdiler neden zorlanıyorsun ki?

Anlatıldığı gibi yapmacık bir başkan kılığına mı bürüneceksin

Yoksa bildiğimiz Ali Başkan mı olacaksın?

 Başkan? At başkanı, at at aliyi de at.

Çünkü bana çocukluğumda sanayi de boyacı diye seslenirlerdi

Boyacı gel.

Yaş 8,

Evet 8 yaşında para kazanmak. Daha doğrusu para kazanmak zorunda olmak.

Güzel bir duyguydu o yasta bir şeyler yapabilmek, kendini işe yarar hissetmek.

Zamanla alanı genişlettim tabi, simit, çakmak…

Okulum devam ediyor tabiki.  Derslerım genelde iyiydi. Tarih dersini sevdiğimden sınıftan önce giderdim.

Bir tek matematik dersini türkü söyleyerek geçtim.  Ersin Karaca…  Matematik öğretmenimiz.  Hiç unutmam, ali kalk bir türkü söyle.

Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana,

Parçaya bak. Sen daha 8 yaşındasın bu parça da ne. Derdi ve dinlerdi.

Annemin günlük mavi beslenme çantama koyduğu içinde peynir olan yarım somun ekmeği hiç yemedim mesele.

Hep F...  Kardeşime verdim.

Çünkü Onun babası yoktu.

Halen 8 yaşındayım

Okulumuzda, mahallemizde yoksulluk diz boyu,

Çöpler bile haftada bir toplanırdı,

Bir defasında yolları süpüren çöpçü ağabeyler geldi mahallemize, toplanıp onları seyretmiştik.

Kim ki bunlar? Neden mahalle mızı süpürüyorlar ki? Diye birbirimize soruyorduk.

Yıllar geçiyordu.

Büyüyorduk demiyorum. Çünkü büyümek için önce çocuk olmak gerekiyor.

Annemin bir sözünü hiç unutmam.

Çöplükte gül yetiştirdim.

Tüm çocukları için söylüyor

Mahallemizin yarısı torbacıydı,

İçeriden yeni çıktım sözü modaydı bizim oralarda, sigara içmek en basit eylemdi.

Biz hiç sigara da içmedik.

Dershane, kurs, özel ders, özel oda, kendine ait yatak.  Bunlar dizilerde öğrendiğimiz hayali birer kelime idi.

Abım Muğla Üniversitesini kazandı.

Mahalleli ev görmeye gelir gibi  bir şeyler alıp tebrik etmeye geliyorlardı.

Garip olan ne idi?

Sırasıyla ablam ve ben de eğitimimize devam ettik.

Yazının bir yerlerinde ORTAMA AYAK UYDUR diye değerli büyüklerimizden bir öğüt vardı.

Ortama ayak uydurmalı mıydık peki?

Tekrarı yok bu hayatın. Birileri olmak, birilerine kendini beğendirmek, birileri görsün diye bir şeyler yapmak.

Hayat birileri olacak kadar uzun değil.

Sen gel,

Kendin ol!

Olduğun gibi

Ne bir eksik ne bir fazla

Hayat her zaman karsına engel çıkaracaktır.

Yenile yenile öğren.

Birisi olmaktan kat kat daha iyidir bu.

Kural, Bel bağlama kimseye.

Kendi kaderine bile.

Gerekirse o kaderi de kendi ellerinle çiz.

Birilerini ezerek bir yerlere geleceksen de gelme!

Unutmadan,

Aklıma soktunuz plaket ver plaket ver diye,

Yaptım.

Evet, evet yaptım

Hayata Dokunuş Gençlik Derneğinin İlk Onur plaketi.

Yeni caminin yan tarafında 24 yıldır ayakkabı boyayarak geçimini sağlayan, vatanına milletine hayırlı pırıl pırıl 3 çocuk okutup mezun eden, amcamıza plaketi verdim.

Onur plaketini vermek için aklıma gelen ilk kişi o amcaydı.

Plaket ver diyen büyüklerimizi de kırmamış olduk hem.

Yanlış mı anladık?

Veya sız bugüne kadar yanlış mı anlamıştınız? Hangisi?

Veya soruyu şöyle soralım?

Yaptığınız işleri Kul için mi yapıyorsunuz? Allah için mi?

 

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.