Yer küre güneşten kopan 3. Kaya olarak tanımlanır, bu tanım çok uygun bir tanımdır. Yer küre yaklaşık 13.000 km çapında, okyanuslar ve doğal yaşamla kaplı bir yeryüzüne sahiptir. Biz insanlar adeta küresel bir kayanın üzerinde yaşıyoruz ve ona sırtımı yaslamışız. Fakat bu devasa taş küre tekdüze değildir.  Yerküre sadece derinlerde katmanlı bir iç yapıdan ibaret değil; aksine, hareket halindeki kıtalar, değişen iklimler ve yıkıcı doğal afetlerle dolu 4.6 milyar yıllık yer tarihinin tanıkları olan çok çeşitli kayaçlardan ve topoğrafik farklılıklardan oluşan bir kabuk yapısına sahiptir. Gezegenimiz, depremler, volkanik patlamalar ve tsunamilerden, kıyı erozyonu, nehir taşkınları ve toprak kaymalarına kadar pekçok olaylarla kendini gösteren dinamik bir gezegendir ve hala da öyledir. Gezegenin bu devasa kayaç yelpazesi veya çeşitliliği, yeryüzü şekilleri ve süreçleri “jeoçeşitlilik” olarak bilinir hale geldi. Bu nedenle “jeoçeşitlilik”, biyoçeşitliliğin abiyotik eşdeğeridir.

Jeoçeşitlilik, insan refahı için en önemli gereksinimdir ve tüm canlılar için bir temel teşkil eder ve onlara yaşam alanlarını sağlar. Yer, kentlerimizi ve kasabalarımızı inşa ederken kullandığımız malzemelerin kaynağıdır. Yenilenebilir enerji ve rüzgar türbinleri, güneş panelleri vb. üretmek için çıkarılan malzemeler dahil olmak üzere enerji kaynaklarımızı yerkabuğundan elde ederiz. O bize bize atıklarımızı gömmek için yerler ve tatlı su sağlar, kirliliğimizi azaltır. Sanatçılarımıza ilham kaynağı olur ve dağlardan kıyılara inanılmaz manzaralar sunar. Ve topluca jeolojik miras olarak bilinen bazı yerlerimiz, bize gezegenimizin milyarlarca yıllık geçmişini ve üzerindeki yaşamın gelişimini yeniden yapılandırmak için kanıtlar sağlar. Bize geçmişteki iklim ve yeryüzündeki değişimler ve bunların nedenleri hakkında belge ve bilgi sağlar ve bu nedenle, gelecekteki çevresel değişikliklerin etkilerini anlamamıza ve planlamamıza yardımcı olur. Ayrıca, jeoçeşitlilik, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin çoğunun uygulanması için esastır ve Dünya'nın fiziksel kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını teşvik etmede çok önemlidir.

6 Ekim tarihi UNESCO tarafında “Dünya Jeoçeşitlilik Günü” ilan edilmiştir. Dolayısı ile bundan sonra her yıl ilgili kurum ve kuruluşlarca değişik etkinliklerle kutlanacaktır. Buradaki temel amaç, sürdürülebilir kalkınma ve daha kaliteli bir yaşam için toplumda, üzerinde yaşadığı gezegeni daha iyi tanıması ve doğa bilincinin artırılması için bir farkındalık oluşmasına katkıda bulunmaktır. Türkiye gibi deprem, sel orman yangınlar, kuraklık ve iklim değişimleri gibi doğal olayların sıkça yaşandığı ülkemizde bu farkındalığın artırılması daha da önem kazanmıştır.