Çatal : Afrin Harekatı Kalıcı Olmalı
Çatal : Afrin Harekatı Kalıcı Olmalı
Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, hudutlarımızda ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak maksadıyla, Afrin’de, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ’a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek, dost ve kardeş bölge halkını terör örgütlerinin baskı ve zulmünden kurtarmak üzere 20 Ocak’ta "Zeytin Dalı Harekâtı" başlatıldı.
Ortadoğu’nun İki Sömürücüsü ABD-Rusya Ne Konuda Anlaştı?
Daha üç-beş ay öncesinde ABD ve Rusya, Suriye ve Irak’ta iç savaşın sona erdirilip; yeni bir düzene geçilmesi konusunda mutabık kaldı. Bu anlaşmanın içeriği şu anda pek çok kişi tarafından bilinmezdir, sırdır. Ancak tahmin etmek zor değil. Tarih ve son aylarda yaşananlar, iki emperyalist devletin 1. Dünya Savaşı’nda ülkemizden koparılan coğrafyada kurulan iki sahte devletin yeniden şekillendirilmesine karar vermesinin, Türkiye’nin menfaatine olmadığını açıkça göstermektedir.
Türkiye’de hiç kimse, ülkemizin sınırlarının dışında bıraktırılan, esasında Türk Milleti’nin vatanı olan kasabalarının; çapulcu teröristlerden arındırılması ile uluslararası terör belasının belini bükeceğini iddia etmek ve bu iddiayı ispat etmek için de Mehmetçik’in kanı ile gövde gösterisi yapma lüksüne sahip değildir. Bilmeliyiz ki bir tek Mehmetçik’in kanının bedeli ödenemez. Bu milletin her bir ferdi vatan için kanının son damlasına kadar gerektiğinde savaşacaktır, savaştığının da ispatı tarihtir.
Millî Dış Politika’nın Vazgeçilmezleri Nelerdir?
Yapılacak faaliyetin hedefi net olarak ortaya konulmalıdır. Ve bu hedef, gelip geçici olmayan, Türk Milleti’nin ali menfaatleri uyarınca hazırlanan stratejinin uygulaması olan akılcı taktiklerin ürünü olmalıdır. Türk Milleti, "Afrin operasyonun amacının ne olduğu" sorusunun tatmin edici bir yanıtını hak etmektedir.
Karşılaştığımız olayları irdelerken her türlü mücadelenin topyekûn mahiyeti mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. İdeolojinin hizmetindeki siyaset, gizli ve açık propaganda teknikleri ile beraber, yumuşak ve sert güç kullanımlarının sırasını, miktarını belirlemek sanatı olarak tanımlanır. Sadece askeri operasyonlar ile coğrafyamızın sükûn bulacağını düşünmek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Esas ortaya koyulması gereken mesele; savaşın da siyasetin emrinde olduğudur. Siyaset de bağlı bulunduğu ideolojinin hizmetindedir. Siyasetin sadece Hakk ideolojinin emrinde olması sayesinde bu denli eşitsiz bir savaşın Türk Milleti lehine sonuçlanacağı garanti edilebilir. Çünkü Türkmeneli’nde menfaati bulunan 60’a yakın irili ufaklı güç, hain emellerini ya bizzat kendi askerleri ile uygulamakta ya da amaçları uğruna, vekili olan terör örgütlerini kullanmaktadırlar. Bu denli büyük bir şer ittifakına ancak Hakk’a dayanan millî siyaset ile meydan okunabilir.
Ortadoğu denilen coğrafyada savaşların sona ermesi, masumların akan kanının dindirilmesi için bu iklimin insanlarının, doğru bir liderlik ile yeniden teşkilatlanması gerektiği herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Adalet ile hükmetme meziyetini tarihi olayların ispat ve tasdik ettiği ülke Türkiye’dir. Ve Türkiye’nin atması gereken somut adımlar mevcuttur.
Türk siyasetçileri ve aziz millet, millî dış politika çizgilerinin neler olduğunu yeniden hatırlamalıdır. Türk Milleti’nin kaybettiği vatan topraklarının, hürriyetine dair asırlık yemini olan “Misak-ı Millî” ideali; hamasi söylemlerle değil, gerçek anlamıyla, samimi birlik çabalarıyla gerçekleşebilir. Seçim kaygısı ile “birlik davası” hedefinden çok, politik arenada boy gösterme çabasına dönüşmemelidir. Atılması gereken somut adımlar olmaksızın sadece söylemler üzerinden siyasetin millî ve yerli olduğunu söyleyemeyiz.
- Türk Milleti, Muhteşem Türkiye ülküsünü hayata geçirmek için iki büyük körfezin, Kafkasya bölgesinin, Tuna havzasının, Türkmeneli bölgesinin, üç denizin güvenliğini mutlak surette sağlamak zorundadır. Bu güvenlik çalışmalarında çıkar uğruna bölgeye hücum eden güçlerle değil bu toprakların çocukları ile beraber hareket edilmelidir.
- Türk Milleti’nin hükümranlık ve yaşam sahasında ülkelerin ve yerel ekonomilerinin birer montaj ekonomisi halinden çıkarılması için ortak çalışma alanları oluşturulmalıdır. Bölge ekonomilerinin canlanması ile bölgenin refah düzeyi arttırılmalı, ticaret yolları yeniden açılmalı, güvenli hale getirilmelidir.
- Ortadoğu ve Avrupa Türkiyesi’nde, bölgenin istikrarını sağlamak için değişik yerlerde asırlar öncesinde iskân edilen Türk Milleti’nin evlatlarının etnik asimilasyona maruz bırakılması bölge istikrarını bozan temel etmenlerdendir, engellenmelidir, tedbir alınmalıdır.
- Bölge insanlarının tamamının hakimiyeti altında huzur bulduğu Osmanlı Türk Cihan medeniyeti, bize göstermiştir ki ticaret, adalet, askeri dil olarak Türkçe kullanılmalıdır.
-Bu coğrafyanın yöneticilerinin söylemleri ne olursa olsun, herhangi bir emperyalist projenin eş başkanı, kurgulayıcısı, yürütücüsü olmamalıdır. Yöneticiler de kendi ülkesinin ve milletinin köklerine bağlı olmalı.
- Bölgede yaşayan başta Türk ve İslâm toplumlarına emperyalist zalimlerce uygulanan savaş suçlarının hesabının adil mahkemelerde sorulması sağlanmalıdır.
- En önemlisi de hükümetlerin uyguladığı politikaların “millî dış politika” olabilmesi için, bu iklime ait olmayan emperyalistlerin askerlerinin ve ekonomik sömürü unsurlarının bölgeden çekilmelerinin sağlanmasıdır.
Kahraman Mehmetçiklerimize başarılar diliyor, Mehmetçiklerimizin kazandığı zaferin masa başında heder edilmemesini temenni ediyoruz. Şehitlerimize Allah rahmet eylesin.
Türk Milleti ve devleti yaşayacak, düşmanları kahrolacaktır."
Hüsnü Çatal
Genel Başkan Yardımcısı
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.