Büyük İzmir Depreminden Alınması Gereken Dersler Neler?
Akishaber.com.tr yazarlarından Nagehan Taykurt, geçtiğimiz günlerde meydana gelen büyük İzmir depreminden çıkarılması gereken dersleri kaleme aldı.
Tarih 30 Ekim 2020 Cuma’yı, saat 14:51’i gösteriyordu.
İzmir 1688 tarihinden günümüze kadar gördüğü en büyük depremi yaşadı. Önce çok yüksek bir gürültü duyuldu, kimse ne olup bittiğini anlayamamış tedirgin bir şekilde etrafına bakınırken aniden sanki yer yarılıyormuş gibi bir sarsıntı ile sallandı Ege.
Merkezüssü Seferihisar olan deprem başta Denizli, Aydın, Manisa, Bursa olmak üzere İstanbul dan dahi hissedildi. 6,6 şiddetindeki depremle deniz dahi yükseldi, tekneler sürüklendi. Türkiye de ilk defa tsunami etkisi yaşandı ve buna ilişkin yaşanan ilk vefat kayıtlara geçti. 20’ye yakın bina yıkıldı, en büyük hasar ise Bayraklı ve Bornova ilçelerinde yaşandı. Depremi hisseder hissetmez binadakiler canlarını kurtarmak için dışarı çıkmaya çalıştı.
En büyük hasarın yaşandığı Bayraklı ilçesinde binalar kumdan kuleler misali yıkıldı, yaşanan panik büyüktü. Rıza Bey Apartmanı, Doğanlar Apartmanı,Emrah Apartmanı, Barış sitesi…
Yaşanan deprem sonrası yıkılan binalar 1000’lerce vatandaşımızın yara almasına zemin oluştururken, 100’ü geçkin vatandaşımıza mezar oldu. Yıkılan binalarda enkaz altında kalanlar için bu kez zamanla yarış başlamıştı. Depremin üzerinden uzun saatler geçmesine rağmen kurtarılan her vatandaş geride kalanlara umut oldu. Enkaz altında hayata tutunmaya çalışan Elif ve Ayda bebek, 16 yaşındaki İnci Okan ve “abla elimi tutar mısın? Çok korkuyorum” diyerek yardım istediği UMKE görevlisi Edanur Doğan gibi birçok gönüllü de gösterdikleri özveri ve çaba ile depremin unutulmayacak simgeleri arasındaki yerini aldılar. Yardım ekiplerine en büyük desteği ise yeri geldiğinde hor görülüp tekmelenen, yeri geldiğinde tecavüz edilen ve hatta rahatsızlık verdikleri gerekçesi ile zehirlenerek öldürülen köpekler verdiler. “Köpekleri salın, ben kedi sesi çıkarayım” diyerek yardım isteyen Buse Hasyılmaz 9,5 saat sonra arama-kurtarma köpeklerinin yardımı ile enkazdan sağ olarak kurtarıldı.
Yaşanan deprem İzmir de yüzlerce kişiye can kaybı ve mal hasarı verdi. Verdi ama bu hasarı veren, canları hayattan kopartan sahiden de doğal afet miydi yoksa ihmal ve kural tanımamazlık mıydı?
Depremin şoku atlatıldıktan sonra bölgede yıkılan ve çok sayıda vatandaşımıza mezar olan binaların hasar tespiti ve yıkılma nedenleri oraya koyulduğunda ise yaşanan vahşete binalarda kullanılan malzemelerin kalitesizliği ve binaların altında yer alan iş yerlerinin içerideki kolonları kesmesinin neden olduğu raporlarla oraya kondu ve bir kez daha ülkemizdeki kural tanımamazlığın bedelinin ne kadar ağır olduğu ile yüzleşmiş olduk.
Peki alınması gereken dersler nelerdir?
Gölcük depremi, Van depremi, Elazığ depremi, bugün İzmir depremi yarın İstanbul ve birçok şehrimizi etkileyecek depremlerin olası gerçeği ile ne zaman yüzleşeceğiz?
Türkiye bütünü ile bir deprem bölesi ve bu gerçeği göz önünde bulundurarak hareket etmemiz gerekirken her seferinde türlü bahaneler ile günü geçiştirme çabasını anlamak akla ve vicdana sığmıyor.
İzmir depremine dikkatle bakıldığı zaman açıkça görülen en büyük gerçek ise; ihmal. Başka hiçbir şey değil.
Eğer aç gözlü insanlara müdahale edilseydi, gerçeğe uyun yasalar çıkartılıp takibi yapılsa ve tedbirler zamanda alınsaydı bu vatandaşlarımızın hiçbiri ölmeyebilirdi.
İzmir depremi bugün bizlere yarın oluşabilecek başka büyük depremlerde de göreceğimiz vahim tabloyu bir kez daha göstermiş oldu.
Peki ne zaman radikal değişiklikler için adım atıp, bu vahim tablonun tersine dönmesini sağlayacağız? Her türlü hasarlı binanın raporunu ve hayatını kaybedebilecek insanların yüzdesini elinde bulunduran yetkililer neyi bekliyor, bu sonucu değiştirmek için ne yapıyor?
Hiçbir şey.
İnsanlar canı ile uğraşırken, siyasilerin hep birlikte el ele verip adım atmak yerine hala birbirlerine suç ama çabaları ne zaman son bulacak. Bizim bu güzelim ülkede aldığımız her nefes elbette ki Allah’a emanet ama bu kadar mı pamuk ipliğine bağlı?
Artık yersiz, günü birlik eleştirileri bir kenara bırakıp, üç kuruş parası ve siyasi mercilerde işini halledecek tanıdıkları olan kişilerin yapıları yerine işin ehli olan uzman kişilerin yönlendirmelerine ve yasalara uygun yapıları ülke genelinde çoğaltmak ve var olan riskli alanları hızlıca temizlemektir yapılması gereken. Paranın ve menfaatin, sahip olduğumuz tüm gerekliliklerin, akli, insani ve vicdani tüm değerlerimizin yerini almasına “ Dur! ” dememiz gereken günlerde olduğumuza inanıyorum.
Daha fazla vatandaşımızın hayatta sağlıkla ve güvenle var olabilmesi için; “ Bana dokunmuyor yada yarın bana dokunur” diye yanlışa göz yummayı bırakmalı, olması gerekene uygun yasaları acilen çıkartmalı, bu yasalar uymalı, önlemleri hızlıca almalı, cahillikte ve umursamazlıkta ısrar etmemeliyiz.
Unutmayalım ki; dünyayı akıl ve sevgi kurtaracak.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.