Merkezefendi Belediye Meclisi’nde Başkan Şeniz Doğan’ın tartışmalar sırasında gülüşmeler arasında sarf ettiği “Dua edin cezaevine attırmıyoruz” sözünü bir hafta sonra hatırlayıp tehdit olarak lanse eden AKP Denizli İl Başkanı Muhammet Subaşıoğlu’na CHP Merkezefendi İlçe Başkanı Müjdat İlhan’dan sert yanıt geldi. İlhan, “Tehdit diliyle siyaset yapılmaz diyorsunuz ama Türkiye’yi tam 22 yıldır korku, baskı ve cezaevleriyle yöneten sizsiniz. Tehdidin adresi AKP’dir, Sayın Subaşıoğlu, dönüp aynaya bakın.” dedi.

“İmamoğlu’na kumpas kuran, belediyelere kayyum atayan sizsiniz!”

CHP’li İlhan, açıklamasında son dönemde yaşanan siyasi gelişmeleri hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“İstanbul halkının oylarıyla seçilen Ekrem İmamoğlu’nu mahkeme kararlarıyla siyasetten silmeye çalışan sizsiniz. 31 yıllık diplomasını iptal ettirip haksız yere tutuklayan sizsiniz. Her seçimde kaybettiğinizde milli iradeyi değil, sarayın iradesini esas alıp ya YSK eliyle seçimi iptal ettiniz ya da kayyum atayarak halkın seçtiği belediyelere el koydunuz. Seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp, tutuklayıp yerlerine valileri atamak hangi hukukta var?”

Saraçhane’de Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki göstermek için bir araya gelen öğrencilerin polis şiddetiyle gözaltına alınmasına da tepki gösteren İlhan, “Yürüyüşe katıldı diye 316 gencimizi haksız yere gözaltına alıp tutukladınız. Bayramı çocuklarımıza ve ailelerine zehir ettiniz. Çocuklarımız bayramı ailelerinden uzakta, hapishanelerde geçirdi. Neydi bu çocuklarımızın suçu? Yasal hakları olan yürüyüşe katılmak. ‘Her şey çok güzel olacak!’ diyen Berkay’ı, Denizlimizin evladı Temmuz’u ve 316 gencimizi kötü koşullarda Silivri Cezaevleri’ne attınız. Bunlara neden susuyorsunuz Sayın Subaşıoğlu?” dedi.

“Şafak operasyonlarıyla insanları gözaltına alan sizsiniz”

İlhan, ülkenin dört bir yanında estirilen baskı iklimine de sert tepki gösterdi:

“Sabah ezanıyla birlikte evlerine şafak operasyonları düzenleyip insanları gözaltında tutmanızı hangi vicdan kabul eder? Gazetecileri yazdıkları haberlerden, sanatçıları söyledikleri sözlerden ötürü yargılıyorsunuz. İnsanların ayaklarına elektronik cihaz adı altında prangalar takıp evleri cezaevlerine çeviren sizsiniz. Bu mu sizin demokrasi anlayışınız?”

“Tehdit dilini biz değil, siz icat ettiniz!”

İlhan açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu ülkenin ana muhalefet liderine ‘Bir gün öleceksin’ demek tehdit değilse nedir? Recep Tayyip Erdoğan, 26 Şubat'ta Özel'e hitaben, ‘Sayın Özel, başkomutan olarak sana sesleniyorum; ayaklarını denk al, denk almazsan denk getirmesini de biz biliriz.’ demişti. Bu tehdit değil de nedir Sayın Subaşıoğlu?

Bu ülkede artık sanayiciye, esnafa, çiftçiye bile parmak sallanıyor. Ekonominin gidişatını eleştiren iş insanlarına soruşturma başlatıyorsunuz. Özgür basını zaten susturdunuz, şimdi de iş dünyasına ‘Konuşursan seni de bitiririz’ diyorsunuz. Kayyumlar eliyle malına, mülküne çöktüğünüz firmalar ortada. Bu hukuk değil, bu zorbalıktır!”

Bu ülkede tehdit, baskı, fişleme, yasak, sansür varsa, bunun mimarı sizsiniz. ‘İllet’, ‘zillet’, ‘terörist’ gibi hakaretleri yıllardır ağzınızdan düşürmeyenler, şimdi çıkmışlar, gülerek söylenen bir cümleyi ‘tehdit’ diye sunuyorlar. İkiyüzlülüğün bu kadarı fazla!”

“Şeniz Doğan’a dil uzatmak, Merkezefendi halkına dil uzatmaktır!”

CHP Merkezefendi İlçe Başkanı Müjdat İlhan, açıklamasının sonunda Şeniz Doğan’a sahip çıkarak AKP’ye meydan okudu:

“Şeniz Başkan bu ilçeye hizmet eden, şeffaf, hesap verebilir bir yöneticidir. Mecliste yaşananlar bir siyasi mizah anıdır. Ama AKP, bu durumu bile çarpıtarak başarısızlıklarını örtmeye çalışmaktadır. Şeniz Doğan’a dil uzatmak, Merkezefendi halkının iradesine dil uzatmaktır. Biz buna asla izin vermeyiz. O tehdit ettiğiniz gençlerin, sanatçıların, gazetecilerin, kadınların, çocukların sesi olmaya devam edeceğiz. Halkı korkuyla değil, umutla yönetmeye geliyoruz. Unutmayın; bu ülkenin asıl sahipleri saraylarda değil, sokaklardadır.”

“Ülkeyi korku değil, umut yönetecek!”

CHP Merkezefendi İlçe Başkanı Müjdat İlhan, “Biz tehdit eden değil, umut veren bir siyaset istiyoruz. Halkı susturarak değil, dinleyerek yöneten bir iktidar hayal ediyoruz. Saraylarınızda kurduğunuz korku imparatorluğu çökecek. Ve o gün geldiğinde, korku değil; halk kazanacak.” dedi.