Başkan Çelik İddialara Yanıt Verdi

Başkan Çelik İddialara Yanıt Verdi

Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik Bozkurt depremi hakkında çıkan iddialar ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.

A+A-

Basın açıklamasında CHP Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve CHP milletvekili Teoman Sancar ile İl Başkanı Mahir Akbaba da Bozkurt Belediye başkanı Birsen Çelik yanında yer aldı.

Çelik açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Hepinizin bildiği üzere 8 Ağustos günü ilçemizde korkunç bir deprem yaşadık. Ölü ve yaralıların olmaması şüphesiz ki en büyük tesellimiz. Fakat yüzlerce evimiz yıkıldı ve bazı binalarımızda çok ciddi hasarlar meydana geldi.

Depremin hemen ardından devletimizin önemli bürokrat ve yetkilileri ilçemize gelerek burada yaraların acilen sarılması için gerekli çalışmaları başlattılar. Biz bunu hiçbir zaman inkar etmedik. Fakat biliyorsunuz ki depremin etkileri öyle birkaç günde geçmiyor. Zira depremde sadece duvarlar hasar almaz. Ruhlar da yaralanır. İnsanlar, kendilerini en çok güvende hissettikleri yere, evlerine girmeye korkarlar. Bu sebeple bir yerel yönetici olarak ilk işimiz, evvela travmaları önleyici psikolojik ve sosyolojik destekler sunmak oldu. Bu minvalde de …… (buraya bu konuya ilişkin yaptığınız seminer, dayanışma ve bilgilendirme toplantıları yazınız) çalışmalar yaptık.

Şimdi gelelim asıl konuya. Son zamanlarda medyada “Birsen Başkan falanca yerleri gezip yardım istiyor. Krizi fırsata çeviriyor. Devletimiz yardım etmedi mi ki sağa sola gidip yardım talebinde bulunuyor” gibi sözler dolaşıyor. Bu konuyla ilgili bazı açıklamalar yapmak zaruri oldu.

Ben Bozkurt’un Belediye Başkanıyım. Bir vatandaşımın evini su bassa, bahçesine haşare girse beni ararlar. Elbette arayacaklar. Ben burada sorunları çözmek için varım. Benim evimi su basmış gibi, benim bahçeme haşare girmiş gibi vatandaşlarımızın yardımına koşarım.

Ben kapı kapı dolaşıyormuşum. Doğrudur. Peki ne için yapıyorum bunu? Kendi işimi mi görüyorum? Vatandaşlarımızın huzuru ve refahı için, değil kapı kapı dolaşmayı, Kaf Dağı’na bile çıkarım. Sorumluluk bunu gerektirir. Depremde evlerini yıkılan ve kendilerine tekrar ev yapabilecek maddi yeterlilikten yoksun olan insanlarımız için prefabrik konut yapmaya çalışıyorum. Bu yaptığımıza “devlet desteği yetmiyor mu?” diyecek kadar, maalesef empatiden yoksun, kendi insanına, özellikle de vicdanına yabancılaşan insanlar görüyorum ve çok üzülüyorum.

Krizi fırsata çeviriyor muşum…

“Krizi fırsata çeviriyor muşum…” Bizim yaptığımız krizden bir daha kriz doğmasını engellemek. Yan binanın duvarı ben içindeyken makam odamın üzerine çöktü. Belediyemizin birçok duvarı çatladı. İçinde gece gündüz demeden vatandaşlarımıza hizmet veren personeller varken binamız yıkılsa ne olacaktı bir düşünsenize? Sanki belediye çalışanları insan değil, onların aileleri, gelecekleri, hayalleri yokmuş gibi yorumlar yapılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyemiz’in yetkilileri buraya geldiler ve binamızı incelediler. “Başkanım, bu binada oturulmaz” deyip, “Bozkurt’a daha iyi hizmet verilebilmesi için buraya bir bina yapalım” dediler. Dikkat edin arkadaşlar, belediye binasını üzerime tapulamıyorlar. Ben bugün varım yarın yokum. Gelecek seçimde burayı CHP mi alır, AK Parti mi, MHP mi yoksa İyi Parti mi belli mi? Kim gelecek olursa çalışanlarımızla birlikte dayanıklı, işlevsel bir binada Bozkurt’a hizmet verecek. Bunu kabul etmemek sizce akıl ve mantık işi mi?

Aydın Büyükşehir Belediyemiz, Meclis kararıyla buraya durumu çok kötü ve acil olan vatandaşlarımız için 4-5 adet 2+1 prefabrik konut yapma kararı aldı. Aydın’da Ak Partili vekil ayaklanmış. “Devlet oraya yardım etti. Bizim işimiz değil” demiş.

En çok merak ettiğim ne biliyor musunuz? Biz ne zaman bu kadar acımasız olduk? Yardımlaşma ve dayanışma ruhumuzu ne zaman kaybettik… Bu deprem bugün burayı vurdu. Yarın başka bir yeri vurmayacağının garantisi var mı? Karda kışta sokakta kalacak insanımıza uzatılan bu eli tutmamanın sizce yine akılla, mantıkla izah edilir bir yanı var mı?

Depremden sonra Genel Başkanımız Sayın kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ettim ve ilçemizin yaşadığı genel sıkıntıları bir bir anlattım. Kendileri de bu durumla yakından ilgilendiler ve gereken desteğin sağlanması için talimat verdiler. Kemal Kılıçdaroğlu Ana Muhalefet Partisi Lideri’dir. Gerek devletimizin önemli bir temsilcisi, gerek Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı gerekse de ver her şeyden önemlisi insani olarak, ilçemize destekte bulunmasını ayıplayacak, “ne gerek vardı” diyecek bir şey söz konusu olabilir mi? Bunun akılla mantıkla izahı var mı?

Ben Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanıyım. Elbette öncelikle kendi partimden destek beklerim. Fakat diğer partilerin de böylesi bir durumda ilçemizle dayanışmasına fevkalade sevinirim. Biz her şeyden önce insanız. Bu topraklarda ezelden beri bir ve bütün halinde yaşayan insanlarız. Başımıza bir felaket geldiğinde parti, ideoloji gibi ayrımlarımızı bir kenara bırakamazsak, nasıl bir ve bütün oluruz? Bir tek insanımızın kışın çatısız yatıyor, bir tek çocuğumuz karda kışta sokakta kalıyorsa, vah bizim ideolojilerimize… Bozkurt’un belediye başkanı olarak bunları düşünmek zorundayım. Allah kimsenin başına böyle bir afet vermesin fakat hayatın gerçekliğiyle de yüzleşmek ve onu kabullenmek zorundayız.

Bizler, “tedbir” makamıyız. Bunu kabullenerek bu göreve talip olduk. Şimdi de üstümüze düşen vazifeyi yerine getiriyoruz diye vicdan dışı söylemlere maruz kalıyoruz. Lakin olsun. Konuşsunlar. Ben gocunmam. Her kim ki bir vatandaşımızın tepesine bir çatı yapıyorsa Allah onlardan razı olsun. İyilikleri, kalplerinin temizliği, Türklüğün ve İslam’ın özü olan “dara düşene el uzatmayı” bilenlerdir onlar.

Depremden sonra beni Komünist Başkanımıza kadar birçok belediye başkanı aradı. İçlerinde her partiden kişiler vardı. O an, “hala bir yanımız” ölmemiş, diye o kadar sevindim ki anlatamam. “Başkanım, elimizden ne gelirse desteğe hazırız” diyen insanlardan söz ediyorum.

Arkadaşlar, partiler gelir partiler gider. Hükümetler gelir hükümetler gider. Fakat biz hep buradayız. İnsan olarak, çocuklarımızla, torunlarımızla, ailelerimizle bu toprakların müdavimleriyiz. Her sabah birbirimizin yüzüne bakıyor, selamlaşıyor, düğünlerimizde, taziyelerimizde yan yana durup birbirimize kol kanat geriyoruz. Bu ülke hala ayaktaysa, zor zamanlarda bir araya gelebilmemize sağlayan bu ruha borçluyuz bunu. Bizi hiç kimse yıkamaz. Hiç kimse bize kötülük edemez. Yeter ki biz kendimize kötülük etmeyelim.

Faylar, ruhlarımızı, beyinlerimizi, kalplerimizi ayırmak için harekete geçmez. Onlar binaları, yolları ayırır. Bunun ayırdına vardığımız gün, “yardım ettiklerimiz CHP’li yoksa Ak Partili mi?” demekten vazgeçtiğimiz gün, millet olarak birbirimize yeniden sarılmayı öğrendiğimiz gün olacak. Biz birbirimize muhtacız. Düşüncemiz, fikrimiz ne olursa olsun, unutmayalım ki çocuklarımız aynı okullarda okuyor, aynı sokaklarda yürüyor, geleceğimiz aynı duvarların içinde büyüyor. Toplum olarak bunun kıymetini bilemezsek, çocuklarımıza birbirimizden ayrıştığımız bir ülke emanet edersek, emin olun heba olur gideriz.

Ben buradan, Bozkurtlu tüm hemşerilerim adına, depremin ardından Bozkurt’a gelen, gelemediği halde aklıyla, kalbiyle Bozkurt’un yanında olan, Bozkurt’a maddi veya manevi destekte bulunan, devlet yetkililerimize, belediye başkanlarımıza, akademisyen, sanatçı, sporcu, iş insanı… herkese sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Art niyetli görüş beyan edenleri de bizzat Bozkurt’a davet ediyorum. Lütfen buraya gelin ve misafirimiz olun. Rica ediyorum, burada başımıza geleni görmeden, sadece kulaktan dolma bilgilerle, ileride vicdanlarınızı yaralayacak beyanlarda bulunmayın. Bizim kapımız herkese açık. Buradayız. Yaşadığımız talihsizliği yerinde gördükten sonra eminim ki bu açıklamaları bir daha yapmayacaksınız.

Buraya gelen tüm basın emekçisi arkadaşlarıma beni dinledikleri ve yalnız bırakmadıkları için teşekkür ederim. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum…