Arslan: Yüksek Öğretim Alarm Veriyor
Arslan: Yüksek Öğretim Alarm Veriyor
Yükseköğretim alarm veriyor, iktidar ve YÖK dikkate almıyor, çözüm üretilmiyor.
Yıllardan beri sürdürülen “her ile bir üniversite” politikası fiyaskoyla sonuçlanmış ve adeta çökmüştür. Türkiye’de sanayinin nitelikli ve katma değer üretecek ara eleman sorununa eğilmeyen, süslü diploma vermeyi ve önüne gelen yere üniversite tabelası asmayı maharet sayanlar, bugün bilimin, teknolojinin, yerli üretimin tıkanma noktasına gelmesinde asıl pay sahibidir. Sanayi alanlarında ve ticarette bize asıl lazım olan bilginin pratikle buluşması, Üretim Reform Paketi Yasası içinde çok geç kalmış bir adım olmakla birlikte, bizim ısrarlı uyarımız sonucunda atıldı.
Uzmanlaşmış, Türk sanayisinin katma değerli ürün ihtiyacına, yüksek teknolojiye dayalı ürün ihracına, sanata, mimariye dönük eğitim veren tematik üniversitelerin açılacak olması, istihdam sorununu aşacak adımları eşzamanlı olarak atmadan havada kalacaktır.
Böyle giderse üniversite eğitimi ortaöğretimden farklı olmayacak, eğitimin kalitesini düşünmeden açılacak yeni üniversitelerin ülkemize bir katkısının olamayacağı açık ve kesindir. Üniversitelerimiz bu haliyle bile çökmüş vaziyettedir. YÖK bu konuda gereğini yapmadığı gibi, İktidarın da umurunda değil. Üniversitelerin sayısının artmasını gözönünde tutanlar, ihtiyaç olmadığı halde gereksiz birçok bölüm açmıştır. ihtiyacın ötesindeki bölümler ve aşırı kontenjanlar, yılların deneyimine sahip akademisyenlerin KHK’larla okullarından atılmaları, eğitimin kalitesini düşürmüş, nitelikli elaman yetişmesine olanak sağlamadığı gibi, diplomalı üniversite gençliğini ortaya çıkarmıştır.
Bugün, 18-24 yaş grubunda iş bulamayanların oranı % 30'ları geçmiştir. Üniversite sınavına girip de kazandığı halde ilk aşamada 852 bin aday kayıt için müracat etmemiştir. Bu müracatların neden yapılmadığı konusunda sorgulama başlamıştır. Üniversiteyi açmak, bölümlerini çoğaltmak, kontenjanları hiçbir kritere bakmadan arttırmak iş değil. Ayrıca geçmişten bugüne isim yapmış devlet üniversitelerimiz artık dünya sıralamasında ya ilk 400'e bile giremiyor ya da her geçen yıl daha gerilerde kalıyor.
Dünyada ilk 250 üniversite arasına girebilen Türk üniversitesi yok, Koç ilk 300’de, Sabancı ancak 300’den sonra yer bulabilmişse, Bilkent ilk 400’e ancak girebilmişse, Boğaziçi Üniversitesi ilk 500’e son sıralardan tutunabilmişse oturup düşünmeliyiz. İlk 800 dünya üniversitesi arasına sadece 11 üniversitemizi sokabilmişsek, Anadolu, Ankara, Yıldız Teknik, Marmara, Gazi ve Erciyes Üniversiteleri ilk 800’de yoksa bu ciddi bir alarmdır,hemen ele alınması gerekir..
Üniversite eğitimleri uygulamalı eğitimden uzak olduğu gibi, fen ve teknik ağırlıklı olmadığı, yabancı dil eğitimi de eksik kalmıştır. Bu hızlı değişimin yaşandığı bir dünya düzeni içinde, klasik eğitim anlayışı ile bir yere varamayız. Mevcut iktidarın ülkemizde açtığı en derin yaralardan olan eğitim, her geçen yıl kara tabloya dönüşmekte, bilimsel üretim ve akademik bağımsızlığın yerini siyasal kadrolaşma, liyakatsızlaşma almaktadır.
Üniversite eğitiminin de sorgulanmasına, ihtiyaçlara dönük bir planlama yapılmasına,mezun olan gençlerimize belirli sayıda ve özellikle sanayiye yakın kollarda iş garantili eğitim imkanlarının sağlanmasına ihtiyaç vardır. Üniversite eğitimi yıllardan beri böyle gelmiş, ama böyle gidemez. Yeni bir planlamaya ve topyekun yeni bir eğitim sistemine büyük ihtiyaç vardır.
Bütçede en çok payın ayrıldığı ama en az verimin alındığı, dünya sıralamasında en olumsuz geri dönüşlerin toplandığı eğitime çok daha fazla eğilmeliyiz. Bizim tarikatlara dayalı eğitimden, siyasal ve dinsel kadrolaşmaya dayalı eğitim bürokrasisinden alacağımız ders yoktur.
Laik ve çağdaş bir eğitimin terk edilmemesini,Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği akıl ve bilime dayalı bir eğitim verilmesini istiyoruz. Devletin rejiminin tartışılmasına değil, acil bir eğitimde adalet tartışmasına ihtiyacı vardır. Eğitimde adalet hızla sağlanmalı,her bir yurttaşın eğitim görmesine olanak sağlanmalıdır. Böylece eğitim seviyesi yükselmiş bir Türkiye yaratmalıyız.
Üniversitedeki eğitim kalitesinin artması ve dünya Üniversiteleriyle yarışması için üniversite eğitim ve öğretim sisteminin zaman geçirmeden gözden geçirilmesini istiyoruz. Aksi halde yeni kuşakların kodlamayla, yeni sanal teknolojilerle, bulut ekonomisiyle, 4. Sanayi Devrimi’yle uyumlu mesleki eğitim aldığı ortamda eğitimden sanayiye, ekonomiye ,akıl ve bilime kadar bir yeni üretim devrimine de uyum sağlamalıyız.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.