Ailesine Haber Vermeden Astılar O'nu... Hem de İki Kere...

Ailesine Haber Vermeden Astılar O'nu... Hem de İki Kere...

18 Yaşına hapishanede girmişti... Ailesine haber vermeden astılar onu... Hem de iki kere... idamının ardından annesi aklını yitirdi, ölene kadar her gün Cengiz'ini okul kapısında bekledi.

A+A-

Dün akşam Küçük Çamlıca da Subaşı Çay Bahçesinde uzun zamandır görüşemediğimiz Muş eski Ülkü Ocakları Başkanı yılları cezaevinde geçmiş çok fazla sayıda olaydan yargılanıp bu gün yaşamını her ülkücüye örnek olarak sürdüren Celal BEKEM cürümü Seyithan ve site üyelerimizden Celal hoca ile beraber koyu bir sohbet yaptık gelmişten geçmişten siyasetten uzun sohbetler yaptık ancak sohbet bazen öyle bir noktaya geldi ki her ülkücüyü can evinden vuran anları çok duygusal biçimde yaşamadık dersek yalan olur.

Orta yaşın üzerinde uzun zamandır bir araya gelmeyen biz ülkücüler sohbetlerimizde mutlaka 12 Eylül öncesine şöyle bir girer o günleri yad ederiz o günlere dönülürde cezaevi hatıraları anlatılmasa olmaz. Her ülkücünün unutamadığı nice anıları vardır ki herkes birbirini dinledikçe kendi haline şükreder aslında dert ve ızdırap hepsinde bir birinden büyük ve unutulmazdır. Bu unutulmaz anılar Celal BEKEM de daha fazladır ve o günleri aynı heyecanla anlatması da bir ayrıcalıktır. Celal BEKEM i yine bu sohbette de o günleri yaşarmışcasına dinliyoruz sohbetin en heyecanlı ve duygusal yerindeyiz konu cezaevi arkadaşı Rahmetli Cengiz BAKTEMUR.

Cengiz BAKTEMUR KİMDİR

Cengiz BAKTEMUR CHP Malatya Doğanşehir CHP İlçe bşk. Öldürmekten 18 yaşında tutuklanır. Aslında 18 Yaşına tutuklandıktan sonra cezaevinde girer.O günlerde alışageldiği gibi yine tezgahlar içinden çıkılamayacak gibidir.Bir gün önce bir Ülkücünün şehit edilmesinden sonra provaktif olaylar artık devam edecektir ve bu kez CHP ilçe başkanı öldürülecektir. Dönemin ajanları tezgahları nı kurmuşlardır ve oyuna oyuncular lazımdır. Oyun beş mide düşkünü kuklanın yapacağı ihtilale zemin hazırlamak için olayları içinden çıkılamaz hale getirmek ve gerekçeyi tamamlamaktır. Hedef bellidir bir provaktif olay olan CHP ilçe başkanının öldürülme olayına İlçenin en güçlü MHP li ailelerini çekmek ve senaryoyu tamamlamak sonrası çorap söküğü gibi gelecektir. BAKTEMUR ailesi bu iş için çok uygundur.

Çünki aile çok güçlüdür ve hepsi MHP lidir. Aile reisi MHP ilçe Başkanı, Hanımı MHP İlçe Bayanlar Kolu Başkanı, Büyük Oğul İlçe Ülkü Ocakları Başkanı bu aile senaryoya çok uygun ve CHP ilçe başkanını vuran kişi mutlaka senaryo gereği bu aileden seçilmeliydi. Ailenin yedi evladından biri bu işe kurban edilmeliydi. Ortanca oğul Cengiz bu iş için çok uygundu diğerleri olaki olay anında nerde olduklarını şahitleri ile ispatlayabilirdi. En büyük abla olduğu için bir bayana isnat edilemezdi ağabeyler Rıza ve Gökmen uygun değildi küçük kardeşler Avni Alibey ve haluk ta yaş olarak bu işlere hiç müsait değillerdi kurban artık kesinleşmiş ve Cengiz seçilmişti.

Cengiz artık tutuklanmış ve mahkemelere götürülüp getirilmekteydi son celsede müebbet hapis aldığı söylenen Cengiz nasıl olduysa gıyabında karar değişikliği ile cezası idama dönüştürülmüş ve kendisinin de haberi bu olaydan cezaevinde olmuştu. Cengiz’in cezaevi yetkililerinden bir ricası olmuştu beni tecrit koğuşuna atmayın annem kalp hastası duyunca dayanamaz. Evet cezaevi yetkilileri de bu masum idam mahkumunu kırmamış ve infaz gerçekleşene kadar isteği yerine getirilmişti. İdam sehpasında Cengiz e son isteği sorulur Cengiz in bir isteği olmayacaktır, avukatını yanına çağırır ve şöyle der “ Herkese söyle ki benim katilim Savcı Metin TÜZÜN dür” bu isim bütün ülkücüler tarafından not düşülmelidir. Veee aradan 25 yıl geçmesine rağmen Şehit Cengiz in annesi her gün Doğanşehir lisesinin önünde biricik oğlunu beklemektedir. Okul çıkışından sonra ağabey gider evlat özlemi içindeki anneyi eve getirir ve” Cengiz geldi odasında ders çalışıyor yarın imtihanı var.” Diyerek annemizi ikna ya periyodik bir şekilde devam ederler. Taaki annemiz 2007 yılının ramazan ayında hakkın rahmetine kavuşana kadar bu her gün böyle devam eder. Cengiz in acı dolu babası da 2006 yılında hakkın rahmetine evlat acısıyla yürümüştür. Cengiz in evlerindeki odası ise tutuklandığı gün bıraktığı haliyle muhafaza edilmektedir. Masasında ders yaptığı kitapları defterleri hangi sayfada açık kaldıysa o haliyle.

Cengiz hakkında yürek yakan bir başka ayrıntıysa idamı sırasında gerçekleşir:

 

hakim soruyor:

 

- ne diye öldürdün, niçin öldürdün?

- arkadaşlarımı vurmuşlardı sıra bendeydi. ben vurmasam günün birinde onlar beni vuracaktı, sizleri vuracaktı, türk milletini bedbaht kılacaktılar..

 

karar: samimi itiraflarından ötürü idam.

_________________

 

boynuna ipi geçirmeden hemen önce;

 

-ey benim şerefli bayrağım... ben seni dalgalandırmak için çok mücadele ettim ama seni dalgalandırmaya gücüm yetmedi...

 

dedikten sonra öpüp başına koydu.

_________________

 

sonra daha önceden hazırlanmış olan idam yaftası boynuna asıldı. başında yünden örülmüş bir başlık (külah) vardı. idam yaftasını asarken bunu başından almak istediklerinde,

 

-onu başımdan almayın. onu cezaevindeki ülküdaşlarım benim için ördüler...dedi.

 

infaz komuta heyetinde gene bir homurdanma oldu ama sonunda külahın başında kalmasına izin verildi.

 

cengiz, tabureye çıkarken cellat da mecburen yanında belirdi. yukarıdan sarkan kemendi telaş içinde cengiz’in boynuna geçirip aceleyle tabureye bir tekme atarak kaçtı. karanlığın koyultusunda saklanmak ister gibiydi.

 

anlaşılmaz bir hırıltı kapladı ortalığı... karanlığa benek benek düşen lambaların fersiz ışığında çırpınan, debelenen beyazlıktan başka her şey sanki taş kesilmişti. ne kadar geçti bilinmez, cengiz hala can çekişiyordu. içlerinden biri, içinde biriken nefesiyle avazının çıktığı kadar bağırdı:

 

-böyle bir işkence olamaz ... tutun lan, kaldırın..!

 

aynı duyguları paylaşan iki asker zembereğinden boşanmış bir yay gibi atılarak cengiz’i ayaklarından tutup havaya kaldırdılar.

 

az sonra bir köşeye sinmiş olan cellat bulunup geri getirildi ve bu defa ipi cengiz’in boynuna tam geçirmesi söylendi.

 

ve... cellat, tekrar tabureye tekme attı...

 

cengiz, yağlı urganın ucunda hafif hafif sallanırken güneş ışıkları da ufuğu aydınlatmaya başlamıştı.

 

Ruhun şad, mekanın uçmağ olsun yiğit baktemur!

Alıntıdır…

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.