AĞRI DAĞI IĞDIR İÇİN NEDEN ÖNEMLİ ?
Her ne kadar da yeterince bilinmesede ama değişmez bir gerçek vardır. Iğdır ve Ağrı Dağı bir elmanın iki yarısı gibidir. Iğdır Ağrı Dağının gölgesinde, güzel bir gerdanlık gibidir. Bir şehir bir dağla ancak bu kadar özdeşebilir.
Olması gereken bir gerçeği açıklığa kavuşturmak lazım. Iğdır ili her ne kadar ova olarak bilinse de yüzölçümünün % 74’ü dağlık alandan oluşmaktadır. Iğdır’da ilk yerleşim günümüzden 6024 yıl önce yani M.Ö.4000 yıllarında Ağrı Dağının Kuzey Yamacı Korhan Yaylasında başlamıştır. Yaşana 2 büyük devrem ve heyelan sonucu Iğdır insanı büyük can ve mal kayıbı yaşamış, hayatta kalanlar günümüzden 360 yıl önce şimdiki ovayadaki yerine gelip yerleşmiştir. İlk deprem 1664 yılında ikinci deprem ise 176 aradan sonra 1840 yılında olmuştur. Yaşanan deprem, patlama ve heyelan sonucu en az 5664 yıllık eski Iğdır şehri yerle bir olmuştur. Iğdır insanının Ağrı Dağının bağrında en az 5500 yıllık yaşanmış tarihi yatmaktadır. İnşallah bir gün Arkeolojik kazılarak yapılıp gün yüzüne çıkarılır.
Iğdır’ın hangi noktasına giderseniz gidin her noktasında o büyük muhteşem Ağrı Dağını görürsünüz. Ağrı Dağının zirvesi dahil % 67 hissesi Iğdır iline aittir. Ağrı il merkezinden Ağrı Dağını göremezsin. Ağrı ili adını Ağrı Dağından yakın tarihte almış olup Ağrı ilinin eski adı Karaköse’dir. Ayrıca Ağrı Dağının Kuzey yamacı Iğdır iline ait olup, canlı hayat, bir çok endemik bitki, su kaynakları da Kuzey bölgesinde daha çoktur. Nuh tufanı sonucu Hz.Nuh Peygamber ve yanındakiler Ağrı Dağının zirvesinden Güneye değil Kuzeye Iğdır ( Sürmeli Çukuruna) inmişler, burada tarım yapıp çoğalıp dünyaya yayılmışlardır. Iğdır bu yönü ile insanlık ve canlı hayatın ikinci yaşam bulduğu yerdir.
İgdir boyu, Oğuz Kağan Destanı'na göre Oğuzların 24 boyundan birisinin adı olup 81 ilin içinde Oğuz boyunun adını şan ve şerefle taşıyan tek ilimizdir. Bu 24 Oğuz boyundan birisi olan Iğdır insan Ağrı Dağını Türkistan’daki Altay ve Tanrı Dağları ile özdeşleştirip, Türkün ve Türkmen’in yurdu, obası, yaylağı ve otlağı olarak görmüştür. Iğdır kadim Türk yurdu Batı Azerbaycan İrevan Hanlığı topraklarından elimizde kalan tek yadigar vatan toprağıdır. Iğdır insanı Misak-ı Milliye dahil olmadığı halde 92 yıl gibi uzun süre işgal, baskı, tecrit ve soykırıma direnen, milli ve manevi değerlerini kaybetmeyen yiğit insanların diyarıdır. Iğdır işgaller karşısında milli direnişe geçip Halk Millisleri kuran, siyasi olarak örgütlenerek ilk demokratik Türk Cumhuriyetini kurmuştur.
İlhanlı hükümdarı Hülagü, barış zamanlarında; kışları Umumiye Gölü Kıyısı’nda yaptırdığı kışlık sarayında, yazları ise Ağrı Dağı eteklerindeki yazlık sarayında geçirirdi. Hülagü’nün yaptırdığı bu “Alatağ” yazlık sarayı, Iğdır’da Ağrı Dağı sırtlarındaki Serdar Bulağı bölgesinde idi. İlhanlılar yazın burada yaylayıp İran ve Anadolu’yu idare ederken para kestirmişlerdir. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın da yazlık sarayı burada idi. Osmanlı devletini kuran Kayı boyu Süleyman Şah ve mahiyeti de bir süre Iğdır’da kalmış, buradan Anadolu’ya geçerek Osmanlı devletini kurmuşlardır. Hatta bazı kaynaklarda Osmanlı devletinin kurucusu Osman Bey’in Iğdır’da doğduğu belirtilmektedir.
Iğdır’da Hülagu Han, Timurlenk, Uzun Hasan, Süleyman Şah, Kazım Karabekir Paşa, İran Şahı Rıza Pehlevi gelip geçmişlerdi. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Iğdır’a: “Türk Kapısı”, Şark Kahramanı Kazım Karabekir Paşa’da: “Şark Kapısı” adlarını vererek Iğdırın önem belirtmişlerdir. Iğdır dar bir vadide sıkışmış, stratejik konumu ve coğrafi öneminden dolayı hep bir geçiş bölgesi, hakimiyet savaşlarının yaşandığı bir yer olmuştur. Iğdır 1917-1920 yıllarında hem Taşnak Ermeni Çeteleri ile Ermeni güçlerinin baskı, zulüm ve soykırımına maruz kalmıştır. Iğdır 81 ilin içinde Orananı olmayan tek ilimizdir diyebiliriz. Orman yurt savunması açısından da çok önemlidir. İşte Iğdır insanın bu dğz ovada Ermeni Çete ve güçlerinin soykırımından tamamen yok olmaktan Ağrı Dağı ve onun devamı olan Kireler kurtarmıştır. Yaşanan soykırımdan sivil halk Ağrı Dağı ve Kirelere sığınmıştır.
Iğdır insanının geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Iğdır insanı obasını Ağrı Dağı ve onun devamı Kirelerde kurmuş, hayvan sürülerini buralarda otlatmış, yaşanan yayla hayatında çok iyi dostluk, arkadaşlık, komşuluk ve Kirvelik gibi sosyal ilişkiler kurmuşlar, kalıcı dostluklar edinmişlerdir. Ağrı Dağı sadece Iğdır insanı için bir geçim ve yaşam kaynağı olmamış, onu dış düşmanlardan koruyup kollayan bir anne şefkati gibi sarıp kucaklayan en büyük destekçisi ve koruyucusu olmuştur. Ağrı Dağının Iğdır insanı için önemine böyle bakmak gerekir. Ne yazdık ki Iğdır insanı Ağrı Dağından hakettiği şekilde yaralanamadığı gibi, onun tanıtımında iyi yapamamıştır.
Rufat Gürel
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.