Abdülkadir Uslu Yazdı: Bizim Köy Destanı
İyi bayramlar Akis Ailesi... Bayramın ilk gününde sizlerle Abdülkadir Uslu'nun yazdığı "Bizim Köy Destanı" şiirini paylaşıyoruz.
BİZİM KÖY DESTANI
Nerde ki çocukluğum arayıp bulabilsem,
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Keşke bulup da masum günlerde kalabilsem,
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Doğduğum, büyüdüğüm, ilk eğitim gördüğüm,
Çelik çomak oynayıp yolda varil sürdüğüm,
Çocuk aklımla düşler kurup hayal ördüğüm.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Yoğurtlu dürüm tadı yer etmiş damağımda,
Aklımdan çıkmadı hiç, her şeyler dimağımda.
Ninemin öpücüğü hep durur yanağımda.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Dedem tutsa elimden gezseydik çarşı pazar,
Yağlı somun alsaydı yeseydim azar azar,
Başucumda etseydi dua, değince nazar.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Yoktur başka örneği, o şaheser gözümde,
Hep burnumda tütüyor, saklıyorum özümde,
Hatıralarım bir bir can buluyor sözümde.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Cemreler düştüğünde, her yer çiçek dolardı.
Herkes tarlaya koşar taze çağla toplardı,
Vakti geçerdi hemen mis sümbüller solardı.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Mayıs sonu dedi mi durmaz bağa göçerdik,
Çok tatlıydı sohbetler kendimizden geçerdik
Armut kakı, ceviz yer; kuyu suyu içerdik.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Sabah ezanda kalkıp yoğururlardı hamur,
Yufkalar pişer saçta, her şey dört başı mamur.
Yağlı bezirme, çörek, pekmez sofraya konur.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Kedi kulağı, tarna ve badılcan ütmesi
Erik turşusu, kaşık helva, bayram ezmesi
Ne zevklidir kaşığın aştan aşa gezmesi.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Ramazan ayı bize huzur rahmet sunardı,
Saf gönüllerimizin mahyaları yanardı,
Susuzluğumuz Killi Pınarı’ndan kanardı...
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Kurbanlık koyunları süsleyip gezdirirdik,
Danaların boynuna gök boncuk dizdirirdik,
Bayram günü el öpüp yaşlıyı bezdirirdik...
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Mezarlıktan başlardı ilk bayram ziyareti,
Ramazan davulcusu karşılardı milleti,
Bahşişten pay alırdı her hayır cemiyeti.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Yirmi Üç Nisanları sanki iple çekerdik,
Okunacak şiiri heyecanla seçerdik,
Hazirunun önünden uygun adım geçerdik...
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Bir başkaydı köyümde Cumhuriyet Bayramı,
Çelengi koyup sonra sert verirdik selâmı,
Fener alayı ile yürür halkın tamamı...
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Gençlik Spor Bayramı uzun hazırlık ister,
Öğrencinin alnından akar damla damla ter,
Kule beş kat olunca zorlu hareket biter,
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Yollara kurulurdu çam dalı süslü taklar,
O takları süslerdi ay yıldızlı bayraklar,
Milli marşlar çalardı hoparlörden plaklar.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Düğünlerde olmazsa olmazdı davul zurna,
Kapıdaki al bayrak oğlan evine manâ,
Ağlardı kız anası yakılır iken kına.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Keşkekler kaynar önce, sonra yağmur duası,
Akşam deveyi sula oynardı bir başkası,
Elden gelen yapılır, Hak’ka kalır gayrısı,
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Yoğurda kese, ete kuyuydu doğal çözüm.
Su kabağında idi leblebi, kuru üzüm,
Tel dolaptaki petek balda kalırdı gözüm.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Bereket fışkırırdı, belki kırk çeşme vardı
Oyulmuş taş aharlar ince uzun ve dardı
Köyün dört bir yanında on iki ay akardı.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Kurudere’de kağıt gemiler yarışırdı,
Çapkın’ın havlaması seslere karışırdı,
Mesut’la Halil her gün dövüşür barışırdı,
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Salıncakta titrerdim, kuşlar gibi uçarken.
Gıcır gıcır öterdi, gıngırgecim dönerken.
Kişnerdi tahta atım hoplayıp da binerken.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Kuyu taşı oynardık, kuyuları kapardım.
Toprağı suyla karar ebem evi yapardım.
Yeşil bisikletimle bağ yoluna sapardım.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Dokumacılık vardı gece gündüz dokurduk.
Biz de yardım ederdik şımarmazdık vakurduk.
Paydos ederken akşam, duamızı okurduk.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Bizim sarayımızdı, toprak damlı kerpiç ev,
Gaz lamba gölgesinde, peydahlanırdı bin dev,
Devler çekince peşrev, geri kalırdı ödev.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Nazmiye Yenge, Raşit Amca ve Hacı Dayı
O kadar çok ki tek tek sayarsam yetmez sayı
Başkadır memleketim: Güzel insan diyarı.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Selâmsız ve kelâmsız, yollardan geçilmezdi.
Zengin fakir aranmaz, adam hiç seçilmezdi.
Helâlleşmeden adım atılmaz, göçülmezdi.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Bir kadına yan gözle dönüp bakan olmazdı
Dalından yola düşse meyve, kimse almazdı
Bol nasipliydi heybe haram ile dolmazdı.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Atları kanatlıydı, onlardı şahitleri
Gaziler anlatırdı ölmeyen şehitleri.
Baba beklerken geçti nenemin vakitleri.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Taşının toprağının kıymetini bilseydim.
Haber aldığım anda hemen koşup gelseydim:
Dostlar ile ağlayıp onlar ile gülseydim.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Suyun içip havanı koklayan duyar vefa.
Hayat bu acısı bol, hep sürülmez ki sefa.
Uzaklardayım ama ben sende buldum şifa.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
Kulkadir, eşi-dostu arıyor yana yana,
Atalarım orada, orada madde mânâ...
Kızılcabölük var ya dünya dursun bir yana.
İzin vermez ki gurbet ben köyüme gideyim.
*Abdülkadir Uslu/Kulkadir
(23 Nisan 2021)
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.