Türk Dünyası Bir “Tık” kadar yakındır

Türk Dünyası Bir “Tık” kadar yakındır

Türk Dünyası… Kendini Türk olarak hisseden ve tanımlayan herkesin ilgilenmesi, bilgilenmesi gereken bir alan.

A+A-

Türk Dünyası… Kendini Türk olarak hisseden ve tanımlayan herkesin ilgilenmesi, bilgilenmesi gereken bir alan. Elli yıl öncesiyle içinde yaşadığımız zamanı kıyasladığımızda, Türk Dünyasını tanımak artık çok kolay. Bu kolaylığı anlayabilmemiz için, sizi 1967 yılına götüreceğim.

Lise seviyesindeki öğretmen okulundan mezun olduğumda, yani “beş sınıflı ilkokullarda ilkokul öğretmeni” olarak görev yapmaya, yani çocuklarımızın karşısına geçerek öğretmenlik yapmaya başladığımda… Ne yazık ki Türk Dünyasından haberim yoktu. Orta Aya’dan göç ederek buralara gelmiştik ve oralarda hâlâ kardeşlerimizin yaşamakta olduğundan habersizdim; o kadar… Hangimizin haberi vardı ki? Bu konuda, aileden bir katkı yok, okuldan yok… Ancak gazi dedelerimin hatıraları, Çanakkale ve İstiklâl Savaşı ile ilgili öğrendiklerimin tesiriyle kuvvetli bir şekilde Türk milletine mensubiyet şuuru duyuyordum. Öğretmen okulu yıllarında, okulun duvar gazetelerinde;

“Şuncu buncu diye parçalanmayıp,

Varını yoğunu yurda adayıp

Türk’üm diye haykıracak yok mudur?” diye şiir yazabiliyordum. Ancak, sonradan farkına varıyorum ki, disiplinli ve çalışkan bir öğrenci olmama rağmen bazı öğretmenlerimden yediğim onca dayağın sebebi burada üç mısrasını verdiğim bu şiirdir.

İyi ki okuma alışkanlığı kazanmışım! Öğretmen olduğum ilk yıl, “Onlar da İnsandı” diye bir kitap geçti elime. Kendisi de bir Kırım Türk’ü olan Cengiz Dağcı’nın romanıydı. Rusların Kırım’daki bir Türk köyünü işgal etmeleri anlatılıyordu. Kırım diye bir Türk yurdu olduğunu, Türkiye dışında Türklerin bulunduğunu ve onların esaret ve acılar içinde yaşadığını böylece öğreniyordum. Sonrasında; Cemiloğlu’nun, Komünist-Emperyalist Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne karşı verdiği o şanlı mücadele… Cengiz Dağcı’nın Kırım’ı anlatan birbirinden güzel cilt cilt eserleri… Cengiz Aytmatov’un Kırgız Türklerini anlatan kitapları… Azerbaycan Türklerinin hürriyet ve Türkiye özlemini anlatan Çırpınırdı Karadeniz şiiri… Atsız’ın “Bozkurtların Ölümü” ve “Bozkurtlar Diriliyor” adlı eserleri…

Neticede, kısmen de olsa Türk Dünyası ile ilgili kısmen de olsa bilgi sahibiydim artık; Kırım, Azerbaycan, Irak ve Orta Asya’da esaret altında inleyen kardeşlerimiz vardı. Ötüken, Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Edebiyatı dergileri… Bizim Anadolu, Hergün, Ortadoğu vd. gazeteler sayesinde kardeşlerimle ilgili bilgilerim her geçen gün artıyordu. Buna rağmen, halen bir kısmı Kafkasya’da yaşayan ve bir kısmı da Anadolu’ya çeşitli zamanlarda göç etmiş bulunan Karaçay Türklerinin varlığını da Afyon’a bağlı Gökçeyayla köyünde öğretmenlik yapınca öğrenecektim. Karaçay Türkleri, benim için, konuştukları Kıpçak Türkçesi ve yaşadıkları gelenek görenekleriyle Türk Dünyasına açılan bir pencere olacaktı. 1970’li yılların başlarında üye olarak faaliyetlerine katıldığım ve halen üyesi bulunduğum Türk Ocağı Denizli Şubesi’nde dinlediğim pek çok konferans, dinleyicisi olduğum sempozyum ve paneller Türk Dünyası hakkındaki bilgimi zenginleştirecekti. Bu yazıyı hazırlamaya çalıştığım 2014 Mart’ında, Türk Dünyasını tanımaya çalışan, kardeşlerimizle ilgili yazılar kaleme almış, kitaplar yazmış bir Türk olmanın sevincini ve onları geç tanımış olmanın üzüntüsünü de duyan bir kardeşinizim.

Bugünlere gelirsek… Durum benim yaştakilerin yetiştiği zamandan çok farklıdır. Cengiz AYTMATOV ile Cengiz DAĞCI, Türk Dünyasının zirvedeki merhum iki yazarı, eserleriyle hizmet vermeye devam ediyor. Avrasya Yazarlar Birliği adlı bir dernek yıllardır, Türk Dünyasından yazarların eserlerinin yer aldığı roman, hikâye, şiir ve araştırma kitapları; ayrıca aylık yayımladığı KARDEŞ KALEMLER dergisi ile; Türk Dünyasına hizmet veriyor. Türk Ocakları Genel Merkezi, aylık yayımladığı TÜRK YURDU dergisi ile bir asırdır Türk Dünyasının sesi durumundadır. Türk Ocakları şubelerinin her biri Türk Dünyasının sesidir ve hizmetindedir. Kültür Bakanlığı’na bağlı faaliyet gösteren TÜRKSOY, yaptığı toplantılar ve yayımladığı eserlerle Türk Dünyası ile köprü olmaktadır. Üniversitelerimizin bazılarında, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümleri açılmıştır.

 

Merhum düşünürümüz Nevzat KÖSOĞLU, yıllarca çalışarak 32 ciltlik, “TÜRKİYE DIŞINDAKİ TÜRK EDEBİYATLARI ANTOLOJİSİ” adlı bir hazine bırakmıştır. TRT-AVAZ, Türk Dünyası ile ilgili program yapan bir televizyon olarak, belgeseller ve programlarıyla hizmet vermektedir. Türk Dil Kurumu, “Türk Destanlarının Araştırılması ve Yayımlanması Projesi” kapsamında, onlarca Türk destanını kitaplaştırmış olup sözlükler ve diğer konularda araştırmalarla Türk Dünyasının sesi olmaktadır. Genç yaşta kaybettiğimiz Servet SOMUNCUOĞLU kardeşimiz, Türk Dünyasını karış karış dolaşarak 100.000’e yakın fotoğraf çekmiş; Türk kaya resimleri, yazıları, damgalarının peşinde koşmuş; Türk Tarihinin belgeleri eserler yayımlamış; belgeseller çekmiştir. Denizli ile ilgili TAMGALAR DENGİZLİ” belgeseli Türk Dünyası ve Denizli’miz için kıymetli bir eser olarak TRT arşivindedir. Ve bu kardeşiniz, yayımladığım eserlerin yanı sıra Türk destanlarını roman tarzında işleyerek, 22 kitaplık DESTAN ROMANLAR setini, 4. ve 5. sınıf öğrencilerimize sunmuştur. İnternet denen sanal dünya, bir tıklamayla insanı nerede bir Türk varsa oraya götürmekte; tarihi, kültürü, müziği ile kardeşlerimizi bize tanıtmaktadır. Bugün, Türk dünyası, bizlere bilgisayarda bir “tık” kadar uzak ve yine bir “tık” kadar yakındır.

Atatürk’ün 29 Ekim 1933 tarihinde; “SSCB dağılacaktır. Oralarda kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız.” uyarısı sonraki hükümetler tarafından dikkate alınmadı. Türk milleti olarak dünya üzerinde yaşayacaksak, Türkiye dışındaki kardeşlerimizi tanımak, onlarla el ele gönül gönüle olmak, birbirimize dayanıp güvenmek mecburiyetindeyiz. Türk dünyasını tanıtan kitapları dergileri okumalı, bir Türk boyunun lehçesini öğrenmeye çalışmalı, imkânı olanlar Türkiye’deki Türk boylarının derneklerini desteklemeli, Türk devlet ve topluluklarının bulunduğu coğrafyalara yapılan seyahatlere katılmalıyız. Bu konuda Türk’üm diyen her kişi elinden geleni yapmalıdır.

Atatürk, yukarıda bir cümleyle özetlediğim konuşmasının sonunda; “… dış Türklerin bize yaklaşmalarını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir.” demiştir. Hiçbir şey yapamıyorsak, ıvır zıvır tabir edilecek konuların yer aldığı saçma sapan programları ve dizileri seyrederek vaktimizi öldüreceğimize; bilgisayardan veya televizyonlardan Türk dünyası müziklerini ve belgesellerini seyredebilir / dinleyebiliriz.

Tekrarlamakta fayda umuyorum: Türk dünyası, bizlere bilgisayarda bir “tık” kadar uzak ve yine bir “tık” kadar yakındır.

Eğitimci - Yazar : Hasan KALLİMCİ

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.