Nogay Türkleri'nin geleceği...

Nogay Türkleri'nin geleceği...

Türkiye ve Rusya arasında yaşanan uçak düşürme krizi sonrası ikili ilişkilerde yaşanılan gerilim sadece ticari, ekonomik ve siyasi etkilerle sınırlı kalmamıştır. Aynı zamanda her iki ülkenin vatandaşı olup aynı etnik kökene sahip halkların ilişkilerini de

A+A-

 

Bir halkın geleceği öncelikle yaşadığı vatanının geleceği ile ilişkilidir. Nogay Türklerinin geleceği de yaşadıkları vatanlarının, Türkiye’nin geleceği ile doğru orantılı olarak şekillenmektedir.

Nogay Türkleri Osmanlı Devleti’ne sığınmaya başladıkları dönemden itibaren bu coğrafyanın bir parçası olmuş ve yaşanılan her süreçte kendilerince katkı sağlamışlardır. Osmanlı Devleti’nin yıkılmaya başladığı dönemde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı dönemde kendilerini bu toprakların ayrılmaz bir parçası olarak görmüş ve üzerlerine düşen vatan savunma görevini yapmaktan kaçınmamışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyolojik değişmeleri bütün milletin fertlerini etkilediği gibi Nogay Türklerini de aynı yönde etkilemiştir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde köylere yönelik çalışmalar ve mevcut koşullar Nogay Türklerinin köylerde yaşamasını gerektirirken sanayileşmenin ve şehirleşmenin gelişmeye başladığı dönemlerde köylerdeki nüfus uzun bir zaman dilimi içerisinde şehirler lehine değişmeye başlamıştır.

Ülkemizin uluslararası konjonktürde yaşanılan gelişmeler üzerine yeniden bir dünya savaşına girmemek ve kendi güvenliğini sağlamak adına yüzünü batıya çevirdiği NATO’ya üyelik , soğuk savaş ve AB macerasının başladığı döneme kadar geçen uzun ve çeşitlilik gösteren politikalarının topluma etkileri, aynı zamanda toplumun da batıya ilgi duymasını ve temelde batılılaşmasını sağladı.

Henüz gelişmekte olan ve kendi sanayisini kuramamış bir devlet profili çizen, ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan ve ithalat ağırlıklı bir sanayiye sahip olan her devlette olduğu gibi ülkemizde de ekonomik sorunlar baş göstermiş ve yüzünü döndüğü batıya yoğun bir işçi göçü vermeye başlamıştır. Bu dönemde çoğunluğu köylerde yaşayanlar olmak üzere, şehirlere göç etmiş bir çok Nogay Türkü’ de Avrupa’nın bir çok ülkesine işçi olarak göç etmeye başlamışlardır

Görüldüğü üzere, bir devletin yaşadığı bütün değişimler olumlu veya olumsuz o ülkenin bütün fertlerini o günün koşullarına göre devlet politikalarının yönüne göre şekillendirmekte ve şartlara uymaya zorlamaktadır.

Türkiye, Sovyetlerin dağılmasının ardından, geçici de olsa azımsanmayacak bir süre, dikkatini yeni ve yeniden kurulan Türk devletlerine yöneltmesi toplumun da dikkatini aynı yöne çekmiştir.

SİVİL İNİSİYATİF

Dünyada yükselmeye başlayan ve gittikçe güç kazanan sivil inisiyatif, devletlerin eksik kaldığı yerleri tamamlamakta önemli görevler almaya başladıkça, sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve çeşitliliği de artmaya başladı. İşte özellikle bu son on beş yıllık dönemde Kafkaslarda yaşayan Nogay Türklerine yönelik çalışmaların azlığı, devreye sivil inisiyatifin girmesi ile çözümlenmeye çalışıldı. Kurulan dernekler aracılığı ile kültürel çalışmalar yapılmaya başlandı.

Son on beş yıldır dünya üzerinde yaşayan Nogay Türklerinin yaşadığı değişimler yine bulunduğumuz coğrafyanın şartları ve yaşanılan teknolojik gelişmelerin yardımıyla şekillenmiş ve yüz elli yıldır kopmuş olan bağlar yeniden kurulmaya başlanmıştır. Kazakistan’dan başlayıp Rusya Federasyonu içerisinde Çerkes – Karatay ve Dağıstan Cumhuriyetleri’nde, Kırım, Bulgaristan ve Romanya’daki Nogay Türkleri arasında yeniden köprüler kurulmuş ve bir kültürün yeniden filizlenmesine vesile olmuştur.

YAŞANILAN SÜREÇ

Toplumun ve toplumun meydana getirdiği STK’ların çalışma sahalarını ve bu STK’ların davranış biçimlerini çoğunlukla devletlerarası ilişkiler belirler. Nogay Türklerinin kurmuş oldukları derneklerin çalışmalarını ve çalışma sahalarını da nihayetinde ve özellikle Türkiye – Rusya ilişkileri ekseninde değerlendirmek gerekiyor.

Nogay Türklerinin göç etmek zorunda kaldıkları, sürgün edildikleri topraklara olan özlemleri onları anavatanlarından soğutmamıştır ancak ata yurtlarına olan özlemleri de devam etmektedir. Aradan kalkan demir perdenin verdiği cesaretle ve Türkiye – Rusya arasındaki gelişen siyasi ve ekonomik ilişkilere paralel olarak Nogay Türkleri arasında daha önce oluşmamış bir bilinçle ve artan bir ilgiyle dernekleşme çalışmaları hız kazanmıştır.

Daha önce Anadolu’da kendisine “Noga”ım demeyen bir halk “Nogay”ım demeye başlamış ve kaybetmeye başladıkları kültürel değerlerine daha bir sıkı sarılmaya çalışmıştır. Bu durumun meydana gelmesinde Rusya’da yaşanılan gelişmelerin etkisi olduğu kadar aynı zamanda dünyada yeniden yaşanılan makro milliyetçiliğin, teknolojik gelişmelerin ve sivil inisiyatifin kat ettiği mesafenin de etkileri vardır.

Yüz elli yıldır aynı bölgede yaşayan ve yakın zamana kadar dışarıdan kız alıp kız vermeyen bir kültür, yaşadığı değişimlerle yine aynı bölgede Sabantoy Şölenleri düzenlemeye başlamış, dernekler kurmuş, dergiler yayınlamaya başlamıştır.

Göç ettikleri tarihten bu zamana kadar haklarında neredeyse hiç araştırma yapılmamış olan bu halk, aynı dönemde üniversitelerin de ilgi odağı olmaya başlamış, tarihleri, kültürleri ve dilleri ile ilgili araştırmalar yapılmış yayınlar yapılmıştır. Birçok uluslararası etkinliklerde ve uluslararası teşkilatların programlarında yer almaya başlamış ve varlıklarını hissettirmeye başlamışlardır. Ana yurttan Ata yurda ve Ata yurttan Ana yurda bir çok defalar ziyaretler gerçekleşmiş, Dünya Nogay Türklerinin buluştuğu organizasyonlar yapılmıştır.

Kısa bir zaman içerisinde yaşanılan bu olaylar Türkiye’de yaşayan Nogay Türkleri ve özellikle Rusya’da yaşayan Nogay Türkleri için müspet sonuçlar doğurmuştur. Her iki kesim için özellikle kültürel anlamda parlak bir geleceğin beklentisini oluşturmuştur. Zira, Ata yurtta yazılan kitaplar burada Anadolu’ da Nogay Türkçesi ve Türkiye Türkçesine çevrilmeye başlanmış, daha sıkı kültürel bağların temellerinin atılması sağlanmıştır

Bu bahsettiklerimizin gerçekleşmesi için ortamı sağlayan en önemli faktör devletler arasındaki ilişkilerdir. Nihayetinde Suriye’de yaşanılan savaşta Türkiye’nin ve Rusya’nın karşı karşıya gelmesi ve yaşanılan uçak krizinin etkisi ile bu ortam bir anda ortadan kalktı.

KRİZ DÖNEMİ

Suriye’de yaşanılan savaşta bir aktör olarak kendisine rol biçen Rusya’nın Türkiye ile karşı karşıya gelmesi beklenilen bir durumdu. Zira Türkiye’nin ulusal güvenliğinin sınırları sadece milli sınırları ile sınırlı değil, özellikle Irak ve Suriye’yi de kapsayan daha geniş bir coğrafyadan başlamaktadır. Bu bölgede cereyan eden her olay ve yaşanılması muhtemel sınır değişiklikleri o coğrafyada öncelikle ülkemizi ilgilendiren bir sorundur. Dolayısıyla o bölgeye yönelen bir Rus politikası da bizim için asli tehdit unsurudur.

Aslında Türkiye’nin Rusya arasında yaşadığı gerilimin asıl nedeni sadece Suriye’de yaşanılan uçak düşürme olayı da değildir. Rusya, bölgede stratejik ortak olarak Türkiye ile yakın ilişkiler kurmak adına Türkiye’ye çok ciddi tavizler de vermişti. Bunların başında, kendi sınırları içerisinde yaşayan Türk cumhuriyetleri ve Türk halkları ile Türkiye’nin ciddi kültürel, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurması da vardır. Öyle ki, bu cumhuriyetler ve halklar ile uluslar arası teşekküller bile kurulmasına izin vermiştir. Aynı zamanda Türkiye’nin kendi kurum ve kuruluşları ile neredeyse hiçbir sınırlama getirilmeden Rusya sınırları içerisindeki bölgelere yardımlar, yatırımlar ve karşılıklı çalışmalara müsamaha göstermiştir.

Hepimizin yakından takip ettiği TÜRKSOY, TÜRKPA ,TİKA gibi kuruluşların kurulması, Türk Dünyası Kültür Başkenti etkinlikleri , Türkvizyon şarkı yarışmaları, Türk Dünyası müzik kanalı gibi çalışmalar ve uluslararası akademik faaliyetlerin aynı zamanda Türk Dünyasının ortak dil ve tarih üzerine çalışmalara başlaması da Rusya’yı derinden rahatsız eden konulardı. Ancak yaşanılan koşullar nedeni ile verdiği sözlerden cayamadığı için tüm bu olanlara zaman zaman müdahale etmesine karşın çoğu kere sessiz kalmaktaydı.

Dolayısıyla Suriye’de yaşanılan uçak krizinde Rusya’nın tepkisinin bu denli şiddetli ve sürdürülebilir olmasında temelde bu sorunları toptan ve kökünden çözmek istemesi yatmaktadır. İlerleyen on yıllık bir zaman dilimi içerisinde göreceğiz ki, uçak krizine kadar olan dönemdeki kültürel ilişkilerin belki de yarısı mertebesine ulaşmış olmayacağız.

Bunda temel etken iki ülke arasında yaşanılan güven bunalımından çok, Türk dünyasının özellikle Türkiye eliyle Rusya üzerinden şekillendirilmek istenmesidir. Dolayısıyla kendi bütünlüğünü en azından daha uzun bir süre koruyabilmesinin en iyi yolu Türkiye’nin kendi sınırları içerisinde bu denli rahat hareket etmesini önlemekle başarabilir.

ŞİMDİ NE OLACAK ?

Rusya’nın bu krizdeki yaklaşımı Türkiye üzerinde soğuk duş etkisi yaptı. Bu güne kadar edindiğimiz izlenim Türkiye’nin böyle bir senaryo için hazırlıklı olmadığı yönünde. En azından Rusya ile olası bir krizde bu denli sert bir duruş sergilemeyeceği düşünülmüş.

Rusya’nın sert tutumu iki devlet arasındaki ilişkilerin çok uzun sürmeyecek bir dönemde yeniden düzelmeye başlayacağını ancak kültürel ilişkilerin ise daha uzun bir dönemde yapılandırılabileceği sinyalini vermekte. Kuvvetle muhtemel Türkiye’ye tanıdığı öncelikli stratejik ortak yaklaşımıyla sağladığı kültürel serbestliği aynı rahatlıkla vermeyecek.

İki devlet arasında yaşanılan kriz ekonomik boyutlarıyla zaten her yerde tartışılmakta. Siyasi etkileri de zaman içerisinde düzeleceği inancını taşıyoruz. Ancak krizin hemen ertesinde yaşanılan ve gündeme fazla getirilmeyen bir başka boyutu daha var, az önce değindiğimiz kültürel kısıtlamalar.

İstanbul’da gerçekleştirilen Türkvizyon Şarkı Yarışmasında Rusya Federasyonundan katılacak olan yarışmacı ve konukların gelişine izin verilmemesi, Rus Kültür Bakanlığının Tataristan, Başkurdistan, Altay Cumhuriyeti, Tuva Cumhuriyeti, Hakasya ve  Saha Cumhuriyeti’ne ve diğer Türk cumhuriyet ve yönetimlerine TÜRKSOY ile ilgili faaliyetlerini sonlandırmalarını , Türkiye tarafından düzenlenen kültürel organizasyonlara katılmamaları yönünde telkinlerde bulunulmaktadır. Bu tür ambargo ve yaklaşımlar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.

KRİZİN NOGAY TÜRKLERİ’NE ETKİSİ

İki devlet arasında yaşanılan krizin sadece ekonomik ve siyasi olarak değil aynı zamanda kültürel olarak da etkileri yaşanmakta. Bu kültürel etkilerin en fazla hissedileceği yerler ise Türkiye’ de yaşayan ve aynı zamanda Rusya Federasyonu içerisinde kan bağı olan topluluklardır. Bunlardan birisi de Nogay Türkleridir.

Nogay Türkleri Rusya içerisinde Dağıstan, İnguşetya, Kalmuk ve Karaçay-Çerkes Cumhuriyetlerinde yaşamaktadırlar. Özellikle Dağıstan ve Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinde yaşayan Nogay Türklerinin, Türkiye Nogay Türkleri ile kültürel bağları ve ortak çalışmaları bulunmaktadır.

Türkiye’de yaşayan Nogay Türkleri’nin özellikle Ankara’da bulunan ve ayrıca Konya, Kulu ( Konya), İstanbul, Eskişehir ve Hollanda’daki sivil toplum kuruluşları son yıllarda bu bölgelerdeki Nogay Türkleri ile yakın çalışmalarda bulunmaya başlamışlardır.

Zaman zaman düzenlemiş oldukları Sabantoy şölenlerinde Kazakistan’dan Romanya’dan ve Rusya Federasyonu içindeki Nogay Türkü halklarından katılımların olduğu, sanatçıların iştirak ettiği proğramlar yapılmıştır Çeşitli sempozyum, kongre ve forumlarda Rusya’dan gelen Nogay bilim insanlarının çalışmalarına yer verilmiştir. TÜRKSOY ve TİKA’nın yanı sıra Kültür Bakanlığının düzenlediği proğramlarda Nogay halk sanatçıları, dans grupları, tiyatro topluluklarının sık sık katılım ve performans gösterileri olmaktaydı.

Dernekler tarafından Rusya Nogay Türklerinin yazarlarının kitapları, Türkiye’de Latin harfleriyle Nogay Türkçesine ve Türkiye Türkçesine çevrilmeye başlanmıştı. Telif hakları alınarak basılan bu kitapların yanı sıra başka yazarların kitaplarının basılması için çalışmalar yapılmaktayken bu çalışmalar kriz nedeniyle şimdilik askıya alınmış durumda.

Türkiye’de ki dernekler aracılığı ile Rusya Nogay Türklerine yönelik yapılan birçok çalışma da bu krizden etkilenecek. Dağıstan’da, Kırım’da ve Çerkes – Karatay’da ki bazı bölgelerde yapılan kurban kesim çalışmaları, Ramazan paketleri dağıtımı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da desteği ile bu bölgelere gönderilen dini kitapların ulaştırılması vb. projeler bu çalışmaları yapan kuruluşlar tarafından önümüzdeki yıllarda gerçekleştirilemeyeceği endişesini taşımaktadırlar.

Dernekler tarafından organize edilen ve Rusya Federasyonunda icra edilen çeşitli etkinlikler de bu krizden nasibini almış bulunmaktadır. Daha çok kültür turizmi olarak değerlendirilebilecek olan bu etkinliklerden biri, Türkiye’de yaşayan Nogay Türklerinin Dağıstan ve Çerkes- Karatay Cumhuriyeti’nde yaşayan Nogay Türkleri ile kaynaşmalarını sağlamak amacıyla yapılan ziyaretlerdir. Bunun haricinde çeşitli spor etkinlikleri de yapılmıştır. Karşılıklı olarak yapılan bu kültürel ziyaretler vize engeli nedeniyle artık daha zor ve daha sıkı kontrol edilir hale gelmiştir.

KRİZ ÖNERİLERİ

Her iki devletin vatandaşı olarak birbirlerinden ayrı coğrafyalarda aynı kanı taşıyan, aynı dili konuşan, aynı kültürün birbirlerinden kopmak zorunda kalmış bir halkı olan Nogay Türkleri, geleceğe ümitle baktıkları ve tam da kavuştuklarını düşündükleri bir dönemde böyle bir krizle yeniden hüsrana uğradılar.

Türkiye ve Rusya arasındaki kriz görüldüğü üzere ve çoğunlukla görsel ve yazılı basına yansıdığı gibi sadece doğalgaz ve ticaret yönüyle sınırlı değil. Bütün bunlardan daha önemli olanı, kültürel bağlarımızın olduğu ve tabiri caiz ise bir elmanın iki yarısının iki ayrı devlette bulunması ile özetlenebilir.

Krizin diplomatik kanallarla çözülmesi için ilgili tarafların yaptıkları çalışmaların haricinde Türkiye’de yaşayan Nogay Türkleri ve dernekleri olarak bizlere de önemli yükümlülükler düşmektedir. Kültürel ilişkilerin yeniden tesisi için gerek devlet kurumları ile gerek STK’lar ile müşterek çalışmalar yapmak sureti ile başka kanallardan başka köprüler kurmak için alternatif çözümler üretilmesi gerekmektedir.

Bu iletişimi devam ettirmenin ilk yolu internet aracılığı ile daha öncesinde iletişimde bulunulan kişiler, dernekler ve kurumlarla irtibatı devam ettirmek. Bu irtibatı devam ettirirken ve aynı zamanda Türkiye içerisinde yapılacak faaliyetlerde Rusya Federasyonu’nda bulunan Nogay Türklerini zorda bırakacak eylem ve söylemlerde bulunmamaya dikkat etmek gerekmektedir.

İki ülke arasındaki vize ile ilgili yaşanılabilecek olası durumları da göz önüne alarak, mümkün olduğunca karşılıklı ziyaretlerin sürekliliğini devam ettirmek önemli faydalar sağlayacaktır.

Mevcut dernekler ve benzer kuruluşlar aracılığı ile bulundukları ülkelerde etkinliklerin devam ettirilmesi ve bu etkinliklerde karşılıklı olarak ilgili mercilere gerekli çalışmaların yapılması yönünde dostluk mesajlarının verilmesi de önem arz etmektedir.

Türkiye’de düzenlenen ve STK’lar tarafından organize edilen çeşitli faaliyetlere Rusya Federasyonu’nda bulunan Nogay Türklerinin de katılımını sağlamak amacıyla yine bu STK’lar aracılığı ile davetlerin yapılması, diplomatik kanallardan yapılacak davetlerden daha etkili olabilir. Bununla ilgili çeşitli çalışmalar yapılabilir.

Son olarak her iki devletin ilgili mercilerine uygun zaman ve zeminde, gerek bireysel gerekse derneklerce hazırlanacak çeşitli etkinlikleri daha sık ve uluslararası çapta organize ederek Rusya nezdinde bu etkinliklere katılımın sağlanmasını resmi kanallardan davet ve teşvik etmek gerekmektedir.

SONUÇ

Kafkasların ve Orta Asya’nın kadim halklarından biri olan Nogay Türkleri, tarihin kendilerine atfettiği yükümlülükler gereği, yaşadıkları her türlü olumsuzluklara ve farklı coğrafyalara dağıtılmış olmalarına karşın, adeta küllerini eşeleyerek yeniden harladıkları ateşleriyle bir kültürü, bir dili ayakta tutmayı başarabilmişlerdir.

Aynı inançla, yakın gelecekte her iki ülkenin ayrı vatandaşı olan bu halk için kültürel, ticari ve siyasi ilişkiler çok daha üst düzeyde sürdürülmeye devam edecektir.

.

Hakan BENLİ

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.