Başbuğ Alparslan Türkeş, 98 Yaşında

Başbuğ Alparslan Türkeş, 98 Yaşında

İç Anadolu’da toprak kavgasına tutuşan Oğuz Türkmenlerinin en önemli boylarından biri olan Avşarlar, Padişah Abdülaziz tarafından 1860 yılında Kıbrıs’a sürgün edildi.

A+A-

İç Anadolu’da toprak kavgasına tutuşan Oğuz Türkmenlerinin en önemli boylarından biri olan Avşarlar, Padişah Abdülaziz tarafından 1860 yılında Kıbrıs’a sürgün edildi.

O zamanki adıyla “Aziziye” olan Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesi “Yukarıköşkerli” köyünde yaşayan Koyunoğlu Ailesi de bu sürgünden nasibini alıp Kıbrıs’ta yaşamaya başladı.

Kıbrıs’a göçe zorlanan bu ailenin reisliğini Arif Ağa yapmaktadır.

Arif Ağa’nın torunu olan Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey (Ali Ağa’nın oğlu) Kıbrıs’a yerleşen Türklerden Fatma Zehra Hanım ile izdivaç yapar.

Bu evliliğin ilk meyvesi olan bebek 25 Kasım 1917 Pazar günü Lefkoşe Haydarpaşa Mahallesi, Kirlizade sokak 13 numaralı konutta öğlen ezanı okunduğu anda dünyaya gelir.

Koyunoğlu ailesinin veliahtı olarak dünyaya gelen bu bebeğe önce “Ali Arslan” ismi verilir, daha sonra “Arslan” olarak kalır.

Arslan 4 yaşında 4 aylıkken ve 4 günlükken, Sarayönü ilkokuluna kaydı yaptırılarak eğitim hayatına başlar.

Orta öğrenimine de Kıbrıs’ta devam eden Aslan’a Osman Zeki Bey adlı öğretmeni tarafından “senin adın Alparslan olsun” deniliyor. Türkçe isim olan Alparslan aile tarafından da uygun bulunur.

Orta okuldaki öğretmenlerinden Türklük şuuru, Türklük duygusu ve Anavatan sevgisi alan Alparslan ortaokulu bitirince subay olmaya karar verir.

Ailesini ikna eden Alparslan, askeri liseye kaydolmak için ailesiyle birlikte yavru vatandan anavatana göç eder.

Önce İstanbul Aksaray’da Kavak mahallesinde bir eve, sonra Fatih’te Muallim Paşa Caddesi’nde Hasan Halife Camii’nin yanı başında tuttukları bir eve taşınırlar. Alparslan’da çok istediği Kuleli Askeri Lisesi’ne kaydını yaptırır.

Bu arada soyadı kanunu çıkmış, Alparslan’ında ailesi bir soyadına kavuşmuştu. Ailenin aldığı soy isim “Türkeş”ti. Fatih nüfus idaresine başvuran aile nüfus kütüğüne kaydını yaptırır.

Askeri lise, harp okulu ve piyade okulunu başarıyla bitiren Alparslan Türkeş, teğmen rütbesiyle Isparta piyade alayında görevine başlar.

Isparta’da Muzaffer Hanım’a gönlünü kaptıran Türkeş, 5 Eylül 1939’da nişanlanır ve 14 Ocak 1940 Muzaffer Katırcıoğlu ile evlenir.

1940 yılının sonunda Türkeş çiftinin bir kız çocuğu olur. Türkeş ailesi kızlarına “Ayzıt” ismini verir. Ayzıt’ın isim babası Hüseyin Nihal Atsız’dır.

Türk Milleti ve Türk Dünyasının meselelerine kafa yormaya başlayan Türkeş için 1944 yılından itibaren sıkıntılı günler başlar.

Dönemin iktidarı tarafından suç sayılan “Turancılık” fikrinden dolayı 13 Haziran 1944 günü tutuklanıp cezaevine konulur. Hücre, tabutluk, işkenceyle geçen bir yılın sonunda 29 Mart 1945’de tahliye olur.

Birliğindeki görevine dönen Türkeş, kurmaylık sınavını kazanınca harp akademisi öğrencisi olur ve akademiden Kurmay Binbaşı olarak başarıyla mezun olur.

27 Mayıs 1960’da yapılan ihtilalde başrolde olan Türkeş, “ihtilalin kudretli albayı” olarak anılmaya başlar.

İhtilalden 3 gün sonra fiili olarak başbakan konumuna gelen Kurmay Albay Alparslan Türkeş, Türkiye’nin meseleleri ile birlikte Türk ve İslam aleminin meselelerine de kafa yorar.

16 Eylül 1960 günü başta Türkeş olmak üzere bazı Milli Birlik Komitesi üyesi kişilerin imzasıyla yayınlanan bildiride Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi veren Cezayir Kurtuluş Hareketi’nin desteklendiği açıklandı. Bizzat Türkeş’in emriyle Türkiye’den Cezayir’e gizlice silah ve cephane yardımı yapılır.

13 Kasım 1960 günü Milli Birlik Komitesi içerisindeki başını Türkeş’in çektiği “14’ler” olarak bilinen Milli yapı, diğer komite üyeleri tarafından tasfiye edilir. 7 gün süren tutukluluktan sonra 14’ler grubunun tamamı “zoraki diplamat” olarak yurtdışına sürgün edilir.

Türkeş’in sürgün yeri Hindistan – Yeni Delhi’dir.

Hindistan’da sürgünde iken Yassıada’dan idam kararının çıkacağını hisseden Kudretli Albay, 7 Eylül 1961’de Devlet Başkanı Cemal Gürsel’e bir mektup göndererek “idamlara karşı çıkmazsanız, millet ve tarih önünde sorumlu olacağınızı hatırlatırım” diyordu.

Türkeş’le birlikte 14’ler grubunun tamamı idama karşıdır.

Türkeş, 815 gün süren sürgün hayatından sonra 22 Şubat 1963 günü Türkiye’ye döner. Edirne’den yurda giriş yapan Türkeş’i çok kalabalık bir vatandaş topluluğu karşılar.

Mücadelesine siyasetle devam etme kararı alan Türkeş, CMKP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) üyesi olur. 1965 seçimlerinde Ankara Milletvekili olarak TBMM’ye girer.

CMKP’nin yapılan ilk kongresinde Genel Başkanlığa seçilir.

1969 yılında Adana’da yapılan büyük kurultayda CMKP’nin ismi “MHP” amblemi ise “Üç Hilal” olur.

Partileşmenin yanında çeşitli meslek gruplarının da teşkilatlanmasını düşünen Türkeş, Ülkü Ocakları, Büyük Ülkü Derneği vb. derneklerin kurulmasını sağlar.

11 Haziran 1974 yılı Türkeş’in en acı günüdür. 34 yıldır tüm çilelere birlikte göğüs gerdiği, biricik eşi Muzaffer Hanımı kaybeder.

İkinci Milliyetçi Cephe kurulduğunda Türkeş Başbakan Yardımcısı, Gün Sazak Tekel ve Gümrük Bakanlığı yaptı.

Türkiye’ye Komünist rejimi getirmeye çalışan Marksistler, her gün birer ikişer Ülkücü öldürmeye başlamışlardı. Bu eli kanlı katillerin namlusundan MHP’nin Tekel ve Gümrük Bakanı’da nasibi alacaktı.

12 Eylül 1980 günü Kenan Evren önderliğinde yapılan ihtilal ile asker idareye el koydu. Parlamento kapatıldı ve tüm siyasi faaliyetler durduruldu.

Parti liderleri gözaltına alındı ve tutuklandılar.

Diğer parti liderleri kısa süre cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılırken, Türkeş ise idamla yargılanıp tam 4 yıl 7 ay 25 gün cezaevinde kaldı.

Cezaevinden çıktıktan sonra önce MÇP sonra MHP’de Türk ve İslam coğrafyasındaki meseleler ve çözüm yolları üzerine çalışmalar yapan Türkeş, milyonlarca Türk Milliyetçisinin yetişmesini sağladı.

Hücreler, tabutluklar, işkenceler, sürgünler, ihtilaller, cezaevleri derken 80 yıllık hayatını, “çileli günleri fazla mutlu günleri az” olarak tamamladı.

Türkeş, 4 Nisan 1997 günü Hakk’ın rahmetine kavuşarak aramızdan ayrıldı.

Bugün, bu büyük devlet, siyaset ve fikir adamı, gönüllerde “Başbuğ” diye yer bulmuş insanın doğum günü…

25 Kasım 1917’de Kıbrıs’ta Kirlizade sokaktaki evde sadece Türkeş değil, onunla birlikte milyonlarca Ülkücü doğdu.

“Doğumun doğumumuzdur”…

İyi ki doğdun Başbuğ Alparslan Türkeş

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.